top of page

#hivbilgisi arama sonuçları

326 sonuç bulundu

  • Pozitif Akademi Dönem 1, Modül 1 - Positive Academy Term 1, Modül 1

    Türkiye’nin ilk HIV aktivizmi eğitimi – kapasite geliştirme programı Pozitif Akademi başladı. Turkey’s first HIV activism training and capacity building programme Positive Academy has launched! -English below- Türkiye’nin ilk HIV aktivizmi eğitimi – kapasite geliştirme programı Pozitif Akademi başladı. Kırmızı Kurdele İstanbul’un, EATG (European AIDS Treatment Group)’nin teknik desteği ve 5 yıldır uygulanan STEP-UP Training Academy ile işbirliği içinde geliştirdiği 3 modüllük kapsamlı eğitim programının ilk modülü, 8-9 Aralık tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. Aralarında avukat, psikolog, sağlık profesyoneli, sosyal hizmet uzmanı, akademisyen, öğrenci, STK gönüllüsü ve alanda hizmet veren STK çalışanlarının da bulunduğu, 4’ü Türki cumhuriyetlerden, 85’i Türkiye’nin çeşitli yerlerinden toplamda 89 başvuru alındı. Başvuranlar arasından seçilen 16 katılımcı, 4 Kırmızı Kurdele İstanbul eğitmeni ve Norveç’ten 1 konuk aktivistin (EATG üyesi) katılımı ile gerçekleşen ilk modülde HIV enfeksiyonu ve bulaş yolları, tedavi standartları ve tedavi kılavuzu, HIV yaşam döngüsü, ilaç sınıfları ve etken maddeleri, ilaç etkileşimleri ve yan etkileri, tedavi izleme, direnç ve tedaviye bağlılık konuları üzerinde duruldu. Üzerinde 1,5 yıl gibi uzun bir süre çalışılan Pozitif Akademi’nin 2. ve 3. Modülleri, Türkiye ve Avrupa’dan HIV sahasının çok çeşitli alanlarında uzman olan konuk eğitmenleri ağırlayacak. HIV topluluğunun, alanda çalışan STK’ların ve bireylerin güçlenmesi, yeni ve donanımlı hak savunucularının yetişmesini amaçlayan Pozitif Akademi hakkında tüm detaylar için hazırlanan internet sitesi ise önümüzdeki aylarda yayına alınacak. Türkiye’de ilk kez gerçekleşen bu projeye teknik ve içerik desteklerinden ötürü EATG’ye, gönüllülerimize ve tüm katılımcılara teşekkür ederiz. The first module of the 3-module extensive training programme, developed in cooperation with STEP-UP Training Academy lasting for the last 5 years and by EATG's technical support, took place in Istanbul on 8-9 December. A total number of 89 applications (4 from Turkic speaking countries and 85 from Turkey) were received from the people working as an advocate, psychologist, health professional, social care expert, academician, student, NGO volunteer, and NGO professionals. Topics like HIV infection and transmission routes, treatment standards and guidelines, HIV life cycle, drug names and classification, HIV treatment monitoring, adherence and resistance were mentioned in details in the first module with the participation of 16 selected applicants, 4 trainers from Red Ribbon Istanbul and 1 guest from Norway (also EATG member) Positive Academy, created after a 1,5 yearlong hard work, will be hosting various experts working on HIV field from Turkey and the EU in the second and third modules. A private website will be launched in the coming weeks for Positive Academy that aims to empower the HIV community, HIV organizations and the professional working on HIV field. We would like to thank to EATG for their unconditional technical and contextual support to this project organized for the first time in Turkey and also thank to those volunteers and participants.  www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey

  • HIV kimin meselesi?

    HIV kimin meselesi? 1 Aralık Dünya AIDS günü 2018 bildirisi yayınlandı! Bildiriyi okumak için www.hivcokdegisti.org/bildiri2018 adresine gidebilir ya da buraya tıklayabilirsiniz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #bilonemsekorun

  • Ulusal HIV/AIDS kongresindeyiz!

    HIV bilimi alanındaki güncel araştırmaların ve sosyal gündemlerin tartışıldığı en önemli alanlar olan kongre/konferanslara daima ayrı bir önem veren ve bugüne kadar pek çok üst düzey uluslararası organizasyona katılan Kırmızı Kurdele İstanbul bu yıl ulusal HIV/AIDS kongresini sizler için takip edecek. STK temsilcisi olarak davet edildiğimiz ve ''Hızlanan Epidemiye Daha İyi Nasıl Cevap Verebiliriz? başlıklı oturumda bir de konuşma yapacağımız Ulusal HIV/AIDS kongresi 15 - 18 Kasım tarihleri arasında, Prof. Dr. Volkan Korten'in kongre başkanlığında, Türkiye HIV/AIDS Platformu tarafından düzenlenecek. Türkiye'de Ulusal seviyede gerçekleşen en önemli HIV etkinliği olan kongrede *Ülkemizde ve Dünyada HIV Epidemiyolojisi, *Kesin Tedaviye Dair Çalışmalar, *Yan/Fırsatçı-enfeksiyonlar, *Antiretroviral Tedavide Gelişmeler, gibi önemli konular 4 gün boyunca tartışılacak. Türkiye'de HIV bilimi alanında emek veren pek çok saygın hekimin katılımıyla gerçekleşecek kongre boyunca aldığımız notları aşağıda okuyabilir, video söyleşiler ve anlık aktarımlar için Faceook ve Twitter hesaplarımızı @redribbon34 adıyla takip edebilirsiniz. Kongre bilimsel programını http://hivaids2018.org/sayfa.asp?mdl=sayfalar&id=248 linkinde inceleyebilir, günlük kongre notları için bu sayfayı takip edebilirsiniz. ------------------- 1. Gün Notları Türkiye’de HIV alanında çalışan hekim temelli 5 STK’nin bir araya gelerek oluşturdukları HIV/AIDS platformunca düzenlenen HIV/AIDS Kongresi 2018 15 – 18 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşiyor. Kırmızı Kurdele İstanbul olarak, Kongre Başkanlığını Prof.Dr. Volkan Korten’in üstlendiği ve Türkiye’de bugüne kadar düzenlenmiş HIV/AIDS kongreleri içinde en geniş hekim katılımıyla gerçekleşen bu önemli etkinliğe STK temsilcisi olarak katılıyoruz ve kongre notlarını takipçilerimiz, danışanlarımız ve paydaşlarımız için aktarıyoruz. Kongrenin, programını yukarıdaki görselde görebileceğiniz ilk günü Volkan Korten’in açılış konuşmasıyla başladı. Korten konuşmasında kongrenin Türkiye’de bugüne kadar düzenlenmiş HIV/AIDS kongreleri içinde en geniş hekim katılımıyla gerçekleşen kongre olması hedefine ulaştıklarını ve 5 STK’nın bir araya gelerek oluşturdukları platformun bu sonuca ulaşılmasındaki önemli rolünü vurguladı. Prof. Dr. Deniz Gökengin ise Türkiye’nin güncel HIV/AIDS verilerini de paylaştığı konuşmasında kilit toplumlara ulaşmakta yaşanan zorlukları ve bunların olası sebepleri aktardı. Günün paneli ise ‘’Hızlanan epidemiye nasıl daha hızlı cevap verebiliriz’’ başlığıyla, uzman Doktorlarla birlikte Dünya Sağlık Örgütü (WHO) temsilcisi Mustafa Bahadır Sucaklı, Şişli Belediyesi Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi Temsilcisi Ali Hayati Akaslan ve STK temsilcisi Aktivist Arda Karapınar’ın katılımıyla gerçekleşti. Türkiye’de son yıllarda görülen yeni HIV vakaları içinde kilit toplumların önemli bir oranı kapsadığı gerçeği temelinde ilerleyen tartışma, saha çalışmarı ya da doğrudan hedef kitleye hizmet sunan kurumların elde ettikleri veriler ve görüş önerileri ile oldukça verimli ve yararlı bir panel olarak değerlendirildi. Şişli Belediyesi Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi Müdürü Akaslan bugüne kadar yapılan testlerde yaklaşık %5 oranında bir pozitiflik değerine ulaşıldığını aktardı. Yurtdışında Şişli Modeli adıyla da anılmaya başlanan modelin içerdiği hizmet çeşitliliğinin ve esnek çalışma saatleri, anonimlik gibi basit ama hedef kitleler için belirleyici olan basit uygulamaların bu kitlelere erişmekte ve dolayısıyla epidemiyi kontrol etmekteki etkisini de vurgulayan Akaslan, benzeri test merkezlerinin oluşmasında sürecinde başta bilgi/tecrübe paylaşımı olmak üzere destekler verebileceklerini ve mevcut merkezi daha da iyi bir seviyeye getirmek istediklerini ekledi. Uzun yıllardır HIV alanında çalışmalar yapılan Prof. Dr. Deniz Gökengin, Dr. Aygen Tümer ve Prof. Dr. Başak Dokuzoğuz ise yıllar içinde edinilen tecrübeler, kamunun HIV/AIDS konusundaki yaklaşımının negatif/pozitif yanlarına vurgu ile aslında tanı sonrası aşamalarda oldukça başarılı hatta Avrupa’nın en iyi ülkelerinden biri olduğumuzu ancak test/tarama/hedef kitlelere erişim, cinsel sağlık eğitimi, farkındalık çalışmaları gibi HIV epidemisinin yayılmasını durdurmada hayati önemi olan konularda eksikliklerimiz olduğuna vurgu yaparak çözüm önerilerini sundular. Çözüm önerilerinin ortak noktası ise daha fazla test yapılabilmesine olanak sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç ve bu ihtiyaçların karşılanması ilişkin gelişecek tüm ortak girişimlerin desteklenmesi fikri ön plana çıktı. WHO’nun Dünya ve Türkiye’de üstlendiği rolleri ve kurum karakterine bağlı olarak yapabileceklerini anlatan Mustafa Bahadır Sucaklı ise Türkiye’nin, en geniş resimde düşünüldüğünde sağlık politikları bakımından başarılı, belirlenmiş hedefe ilişkin sonuç almadaki yeteneğinin ve başarısının yüksek, özellikle HIV tedavisi hizmetlerinde bölgenin en iyi ülkelerinden biri olduğunun altını çizdi. WHO’nun sağlık diplomasisi bakımından verebileceği katkının tüm paydaşların bir arada çalışabilmeleri bakımından yararlanılabilecek bir alan olduğu vurgusu ise önemli bir fırsat olarak not edildi. Panelde konuşan STK temsilcisi Aktivist Arda Karapınar ise Kırmızı Kurdele İstanbul’un kullandığı dil, araçlar ve çalışma modelinin hedef kitlelere erişimdeki başarısını verilerle destekleyerek anlattığı konuşmasında, epideminin durdurulabilmesi için benimsenmesi gereken ilk yaklaşımın güçlü olduğumuz alanlara yönelmek olması gerektiğini ifade etti. Testlerin tamamen anonim ve tedaviye erişimin çok daha kolay olmasının yaratacağı olumlu etkiye ek olarak PrEP hakkında çok daha ciddi bir biçimde konuşmanın ve erişilebilir hale getirmenin gerekli olduğunun altını özellikle vurgulayan Karapınar, konuşmasını dinleyen Türkiye’nin her yerinden gelen hekimlere şöyle seslenerek konuşmasını tamamladı; ‘’ Her şeyden, herkesten önce hekimler kullandıkları dili değiştirmeli ve mağdur dili, negatif imajlar içeren bir dil kullanmaktan vazgeçilmeli. Sisteme ilişkin şikayetlerimiz daima orada olacak. O yüzden güçlü olduğumuz alanlara yönelmek, sebat göstermek ve ilk aşamada olabildiğince çok insanı test edip, tedaviye eriştirmekten başka seçeneğimiz yok. Pozitif bilimi, dünyayı takip etmeli ve bu gelişmeleri paylaşmalı/yararlanmalıyız. Hastalarınıza PrEP gibi yeniliklerden, tüm güncel, pozitif bilimsel gelişmelerden bahsetmekten ve B eşittir B demekten çekinmeyin artık!'’. 2. Gün Notları Bilimsel programını aşağıda bulacağınız 2. gün daha çok hekimlere yönelik grup çalışmaları, olgu tartışmaları ve vaka değerlendirmelerine ayrıldı. Bu olgu tartışmalarından oluşacak notların takipçilerimiz, danışanlarımızdan daha çok doktorlara hitap edeceği, o doktorların ise neredeyse tamamının kongre alanında olmasından hareketle, bugünü söyleşiler yapmak için değerlendirmenin daha anlamlı olduğunu düşündük. Bu serinin ilk videosunda ise, Türkiye'de HIV/AIDS alanına en çok emek veren hekimlerden olan ve aynı zamanda bu yılında Kongre Başkanı olan Prof. Dr. Volkan Korten ile kongreyi, HIV/AIDS platformunu ve güncel konuları konuştuk. Bu samimi ve keyifli söyleşiyi aşağıda ya da https://youtu.be/mkDVe4JIDac bağlantısı ile YouTube kanalımızda izleyebilirsiniz. Söyleşi için Prof. Dr. Volkan Korten'e teşekkür ederiz. #kirmizikurdeleistanbul #hivhakkindahersey #bilonemsekorun

  • HIV tedavisinde tek tabletin faydaları

    HIV tedavisi, bu güne kadar uzun bir yol kat etti. HIV'in sebep olduğu AIDS 1980’lerde ölümcül bir hastalık olarak sınıflandırılırken. tedavideki gelişmeler sayesinde HIV, kalp hastalıkları ya da diyabet gibi kronik, yönetilebilen ve kontrol altına alınabilen bir taşıyacılık olarak anılmaya başlandı. Öyle ki tedavideki bu harika gelişmeler, HIV pozitif bireylerin herkes gibi her işi yapabilmeleri, ebeveyn olabilmeleri, virüs taşımayan çocuk sahibi olabilmeleri, hayatlarına virüsü başkalarına bulaştırma korkusu olmadan yaşayabilmelerinin önündeki tüm engelleri kaldırdı. Günümüzde bir HIV pozitif bireyin yaşam beklentisi, HIV taşımayan bir bireyle tamamen aynı! İlk günlerin şok atmosferinde hayal bile edilemeyen tüm bu gelişmeler, HIV biliminin tedavide ve yaşam kalitesinde kat ettiği bu muazzam gelişmelerin doğal bir sonucu. HIV tedavisine genel bakış HIV tedavisinde son yıllardaki en büyük gelişmelerden biri de tek bir ilaç tabletinde birden fazla etken maddenin yer aldığı, tek tablet tedavi rejimi. Kombinasyon teravisi adı da verilen bu tedavi şekli, HIV tedavisinde geçmişte kullanılan ve birden fazla tabletin yer aldığı, kullanımı diğer ilaç kullanım alternatiflerine göre nispeten daha zor olan çoklu tablet kullanımından da önemli bir adımdır. Tarihteki ilk HIV ilacı; AZT Vücuttaki HIV’i kontrol altında tutabilmek hedefli ilk ilaç 1987’de geliştirildi. Bu ilaca “Azidotimidin” ya da diğer adıyla AZT denildi. AZT, virüsün insan vücudunda kendini kopyalarak çoğalmasını engelleyen bir çeşit antiretrovial ilaçtı. Antiretroviral ilaçlar en basit tanımıyla, vücuttaki HIV miktarını baskılayarak, kontrol altına alır ve bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlarlar. AZT, “Nükleosit Revers Transkriptaz İnhibitörleri (NRTIs)” adı verilen antiretroviral ilaçlar sınıfındandır. AZT’nin 1986 yılında bulunması, HIV tedavisinde o dönem için çok büyük ve önemli bir gelişmeydi. Fakat AZT’ler  harika ilaçlar değillerdi! O dönemde AZT, tarihteki en pahalı tedavi olarak, yılda kişi başına 8.000 ABD Doları ile 10.000 ABD Doları arasında bir maliyet oluşturuyordu. (Bu hesabı 2017 yılına uyarlarsak, tutar 18.000 ile 22.000 ABD Doları arasına tekabül eder). AZT kullanımını zorlaştıran tek faktör fiyatı değildi. Bu ilacı kullanan bireylerde çok ciddi yan etkileri oluşuyordu ve ilaç yanlış kullanıldığında, HIV kolaylıkla dirençli hale gelebiliyor ve ilaca başlanmadan önceki belirtiler tekrar oluşmaya başlıyordu. Bir diğer sorun ise AZT ile birlikte kullanılması gereken farklı ilaçların bazılarının günde birkaç kez alınması ve buzdolabında saklanmak zorunda oluşuydu. Bütün bu faktörler ise AZT kullanan bir bireyin gündelik hayatını sürdürememesi, evden dahi çıkamaması gibi sonuçlar doğurdu. Fakat günün koşullarında eldeki tek seçenek AZT'ydi ve bugün ART olarak anılan tedavi yaklaşımının gelişmesi için yaklaşık olarak on yıl geçmesi gerekecekti. Tek etken maddeli tedavi Zaman içerisinde, içerisinde proteaz inhibitörleri de olan başka etken maddeler ve ilaç sınıfları geliştirildi. Bu etken maddeler, bağışıklık sistemi hücreleri HIV’den etkilenmiş olsalar dahi, virüsün bu hücreler içinde kendini kopyalamasını engelleme prensibi ile çalışırlar. Başlangıçta bu etken maddeler bir başka etken madde ile kombine edilmeden, tek başlarına kullanıldılarsa da, dçok geçmeden tek etken madde prensibi ile dizayn edilmiş ilaçlarla tedavi gören HIV pozitif bireylerde HIV’in kolaylıkla direnç kazanarak, ilacın etkisini kaybettiği görüldü. Bu da bilim insanlarını yeni ve gerçekten işe yarayan yeni bir tedavi yaklaşımı geliştirmek konusunda daha sıkı çalışmaya itti. Çünkü eni keşiflerin yarattığı HIV'i kontrol altına almak ve HIV taşıyan insanların yaşam kalitelerini geri vermek gibi beklentiler karşılanmamış ve hayal kırıklığı oluşmuştu. Fakat bu hayal kırıklığı onları durdurmadı ve çok kısa sürede gerçekten işe  yarayan bir tedavi yaklaşımı geliştirildi; kombinasyon tedavisi! Kombinasyon tedavisi (Tablet sayısından bağımsız olarak, birden fazla etken maddeden oluşan bir kombinasyon ile tedavisi) Tek etken maddeli ilaç tedavisi yerini 90’larda kombinasyon tedavisine bıraktı. Bu yeni tedavi şekline HAART (Highly Active Antiretroviral Therapy – Yüksek Etkili Antiretroviral Tedavi) denildi. Aynı zamanda cART (Combination Antiretroviral Therapy – Kombine Antiretroviral Tedavi) de denilmektedir. Bu tür ilaçlar bir dozda en az iki farklı, çoğunlukla üç etken madde içerirler. Etkili bir kombinasyon tedavisi, insan vücudundaki HIV miktarını azaltır ve tamamen kontrol edilebilir bir seviyeye, yani *belirlenemeyen seviyeye indirir. Kombinasyon tedavileri, virüsün herhangi bir etken maddeye direnç geliştirmesi olasılıklarını en risksiz seviyeye düşürerek, kandaki HIV miktarının baskılanma oranını arttırmaktadır. Eğer bir HIV pozitif birey, reçete edilmiş olan ve uzman bir enfeksiyon hekimi gözetiminde başladıkları HIV ilaçlarını düzenli kullanır ve tam viral baskı gerçekleşirse, bu durum sürdürülebilir *belirlenemeyen viral yük seviyesi olarak adlandırılır ve bu bireylerin cinsel yolla virüsü bulaştırabilmeleri riski tamamen ortadan kalkar. Viral yükü belirlenemeyen seviyede olan HIV pozitif bireylerin kondomsuz cinsel ilişkide dahi virüs bulaştırmadıkları bir çok geniş çaplı araştırma ile kanıtlanmıştır. Bahsi geçen çalışmalar hakkında Türkçe bilgiler için B eşittir B sayfamızı inceleyebilirsiniz. *Görsel Günümüzde, HIV tedavisi için farklı şekilde kombine edilebilen birçok antiretroviral etken madde sınıfı vardır. Tüm bu etken maddeler vücutta kendini çoğaltmış olan HIV’in kopyaları ile farklı şekillerde etkileşime girer, mücadele eder ve aşağıda özetlediğimiz sonuçlara ulaşarak, başarılı bir HIV ilaç tedavisinin temelini oluştururlar; Giriş İnhibitörleri ve Füzyon İnhibitörler: Bu etken maddeler HIV’in bağışıklık sistemi hücrelerine girişini engellerler. Nükleosit/Nükloitit Ters Transkriptaz İnhibitörleri (NRTIs ya da “Nukes”): NRTIs’ler, virüsün kendi genetik materyalini kopyalamalarını önlemektedirler. HIV, kendi genetik materyali olan RNA’nın dönüştürülebilmesi için ters transkriptazı kullanır. NRTIs’ler, ters transkriptaz adı verilen enzimi bloke ettikleri için, böylelikle HIV kendi genetik materyali olan RNA’nın dönüşümünü gerçekleştiremez ve etkisiz hale gelir.  Non-Nükleosit Ters Transkriptaz İnhibitörü (NNRTIs ya da “Non-nukes”): NNRTIs’ler de virüsün kendi materyalini ters transkriptaz kullanarak dönüştürmesini önlemektedirler; ancak NRTIs’lerden farklı çalışırlar. İntegraz İnhibitörleri: Bu etken maddeleri, virüsün kendi kopya genlerini, insan hücresinin genetik materyaline girişini sağlayan bir enzimin çalışmasını önlerler. Proteaz İnhibitörleri: Bu etken maddeleri, virüsün yeni virüsler yapabilmesi için kullandığı proteinle işlem yapabilmek için gerekli olan “proteaz” adı verilen enzimin çalışmasını önlemektedirler. (Birden fazla molekül içeren) Tek tablet HIV tedavisi Geçmişte, ART tedavisi altındaki bireylerin tamamının günde birkaç farklı ilacı bir arada kullanmaları gerekiyordu. Bu yaklaşım bazen bireylerin kendi tercihleri, bazen uzman doktorun başarılı giden tedavinin değiştirilmemesi prensibine dayalı kararları bazen de diğer alternatif olan tek tabletin o kişide sebep olabileceği olası yan etkiler göz önünde bulundurularak devam etmektedir. Hangi tedavi rejiminin daha yararlı olacağına dair karar, genel istatistiklere dayalı bir karar olmanın ötesinde o kişinin yaşam koşulları, hastalık geçmişi, tedavi uyumu, halen kullanılmakta olan ilaçlardan görülmüş faydalar gibi pek çok faktör göz önünde bulundurularak uzman hekim ve HIV pozitif birey tarafından birlikte alınmalıdır. HIV tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalara işaret eden #hivbilgisi broşürümüz için burayı, 'HIV tedavisine başlamak' başlıklı #hivbilgisi yazımız için burayı tıklayarak konu hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Sabit dozlu kombinasyonlar ise 1997’den beri kullanılabilmektedir. Bu ilaçlar kullanılırken, aynı ya da farklı sınıflardan iki ya da daha çok etken maddenin bir araya gelmesi gerekmektedir. Kombine edilmiş etken maddeli ilk ilaç Combivir isimli tablettir. Bir diğer sınıftan başka bir tabletle birlikte kullanılan bu tabletin içeriğinde iki ayrı etken madde Lamivudine (NRTI) ve Zidovudine (NRTI) bulunur. Günümüzde, 20'ye yakın kombine tek tablet, HIV tedavisinde etkili olarak kullanılmaktadır ve bunların bazıları Türkiye'de de kullanılmaktadır. Bu ilaçlardan bazıları şunlardır: Atripla: İçeriğinde efavirenz (NNRTI), emtricitabine (NRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Biktarvy: İçeriğinde bictegravir (integrase inhibitor), emtricitabine (NRTI) ve tenofovir alafenamide (NRTI) vardır. Cimdou: İçeriğinde lamivudine (NRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Complera: İçeriğinde emtricitabine (NRTI), rilpivirine (NNRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Descovy: İçeriğinde emtricitabine (NRTI) ve tenofovir alafenamide (NRTI) vardır. Genvoya: İçeriğinde elvitegravir (integrase inhibitor), cobicistat, emtricitabine (NRTI) ve tenofovir alafenamide (NRTI) vardır. Juluca: İçeriğinde dolutegravir (integrase inhibitor) ve rilpivirine (NNRTI) vardır. Odefsey: İçeriğinde emtricitabine (NRTI), rilpivirine (NNRTI) ve tenofovir alafenamide (NRTI) vardır. Stribild: İçeriğinde elvitegravir (integrase inhibitor), cobicistat, emtricitabine (NRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Symfi: İçeriğinde efavirenz (NNRTI), lamivudine (NRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Triumeq: İçeriğinde dolutegravir (integrase inhibitor), abacavir (NRTI) ve lamivudine (NRTI) vardır. Truvada: İçeriğinde emtricitabine (NRTI) ve tenofovir disoproxil fumarate (NRTI) vardır. Gün içinde farklı zamanlarda alınması gereken 3 4 farklı ilaç yerine tek seferde bir adet ilaç almak, kuşkusuz ki tedaviyi daha da basitleştirmekte ve doz atlanması gibi ihtimalleri azaltarak, tedavi uyumu oranını ve buna bağlı olarak viral baskı oranını da arttırmaktadır. Ek olarak sabit dozlu kombinasyon tedavilerinin, virüsün direnç geliştirmesine daha az olanak sağlayan etkileri de bilinmektedir. Bir tedaviyi daha fazla ilaç kullanarak sürdürmek o tedaviyi bazı hastalar için daha karmaşık ve takibi zor bir hale getirebileceği gibi, bazılarında yan etkilerin artmasına da neden olabilir. Eğer çok tabletli kombinasyon tedavilerinde bir yan etki görülürse bu yan etkinin hangi ilaçtan dolayı olduğunu tespit etmek nispeten daha zor olabilir. Sonuç olarak ister tek tablet, ister birden çok tablete dayanan bir yaklaşım olsun günümüzdeki HIV ilaç tedavisi, HIV pozitif bireylerin herkes gibi her işi yapabilmelerini, ebeveyn olabilmelerini, virüs taşımayan çocuk sahibi olabilmelerini, hayatlarına virüsü başkalarına bulaştırma korkusu olmadan yaşayabilmelerin ve HIV taşımayan bir bireyle tamamen aynı yaşam süresini sağlayan bir tedavi.  Tüm seçenekler içinde, tek tablete dayanan bir uygulama, konforu ve tedavi uyumu kolaylığı  açısından daha cazip görünse de belki diğer seçenekler sizin için daha uygun olabilir. Unutmayın; en önemli nokta aldığınız ilacın sayısı değil, ne işe yaradığı! O yüzden, hangi tedavi rejiminin daha yararlı olacağına dair kararın, genel istatistiklere dayalı bir karar olmanın ötesinde o kişinin yaşam koşulları, hastalık geçmişi, tedavi uyumu, halen kullanılmakta olan ilaçlardan görülmüş faydalar gibi pek çok faktör göz önünde bulundurularak uzman hekim ve HIV pozitif birey tarafından birlikte alınması gerekliliğinin altını bir kez daha çizmekte yarar görüyoruz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • HIV pozitif olduğunu ilk buluşmada söylemek hakkında tavsiyeler

    Kabul edelim ki biriyle tanışmak, ilk randevuya ilişkin beklentiler ya da bir ilişkiye karar vermek gibi süreçlerin çok garip ilerlediği bir zamanda yaşıyoruz. Ve bu süreçlerin garipliği HIV statüsü ya da bunu paylaşmakla ilgili endişelerden tamamen bağımsız. İşin içine bir de HIV faktörü girdiğinde, özellikle ilk günlerdeki kaygı oranı normalden biraz yüksek olabilir. Elbette, herkesin birbirini o ya da bu sebepten ötürü yargılamaya bu kadar hevesli olduğu bir çağda, HIV tanısını paylaşmakla ilgili tüm kaygıları beş dakika içinde yok edecek bir altın formülümüz olduğunu iddia edemeyiz. Fakat danışanlarımızla konuşup, deneyimlerini derleyerek herkesin işine yarayabilecek bilgiler haline getirmeyi seviyoruz. Bu yaklaşım ilk günden beri #hivbilgisi konseptimizin temel amaçlarından biri ve ‘HIV pozitif olduğunu ilk buluşmada söylemek hakkında tavsiyeler’ başlıklı bu yazıyı da bu yüzden hazırladık. Tamam, başlığın biraz iddialı göründüğünün de farkındayız ama dikkat çekmek istediğimiz bir nokta var. Eğer bir ilişkiye başlarken sizi tanımlayacak en önemli şey HIV’miş gibi düşünürseniz, öyle de davranırsınız. Siz öyle davranınca da, herkes öyle davranır. Yani diyoruz ki; HIV’i normalleştirmeye kendinizden başlayın. Yürümek istediği yolun açılmasını bekleyen değil, yolu açan olun. İşlerin her defasında yolunda gideceğinin bir garantisi yok ama denemeye değer olduğundan emimiz. Nasıl derseniz; aşağıdakilere benzeyen yollar deneyerek HIV statüsünü rahat rahat paylaşıp, yıllardır süren ilişkileri, evlilikleri hatta çocukları olan onlarca danışanımız var. Yani; çekinmeyin. Eğer HIV statüm yüzünden reddedilirim diye düşünüyorsanız, hatta reddedilirseniz de pek üzülmeyin, demek ki arkadaşın insanlıktan aldığı nasip o kadarmış. Üzülmeyin. Niye üzüleceksiniz ki? Size sevgili mi yok! 1-Önce karşınızdaki kişinin her şeyi anlatmaya değip değmeyeceğine karar verin Çünkü HIV çok kişisel bir olgudur ve başkaları, bu olguya bizim kadar ilgi göstermeyebilir. Eğer her şeyi anlattıktan sonra ilgili kişi çok umursamaz görünürse bu durumun sadece HIV statünüzden dolayı olduğunu da düşünebilirsiniz. Bu yüzden kendiniz ile ilgili bazı gerçekleri açıklayacağınız kişinin kim olacağını seçerke iki kere düşünün! İnanın, böylelikle kendizini duygusal anlamda daha güçlü hale getireceksiniz. Tanıştığınız ya da çıktığınız her kişiye kendiniz ile ilgili detayları anlatmak gibi bir zorunluluğunuz olmadığı gibi, neyi ne zaman ve hangi şartlar altında açıklamanız gerektiğine de siz karar vermelisiniz. Hem belki, ikinci görüşmeniz de, onun tam bir “pislik” olduğunu keşfedeceksinizdir, kim bilir:) 2-“Ben HIV pozitifim” demeyin, Ben tehlikeli değilim deyin! Elbette HIV pozitif olmanın ne demek olduğunu biliyoruz. Ancak, asla kelimelerin ve anlatımın gücünü kullanmaktan kaçınmayın. Günümüzde hala bir çok insanın yüzü HIV kelimesini duyduğunda değişiyorsa (seni yeneceğiz cehalet!), bunun sorumlusu kesinlikle siz değilsiniz. Dolayısıyla neyi nasıl söylemeniz gerektiğine elbette siz karar vereceksiniz .‘Ben tehlikeli değilim ifadesi tıbben yanlış değildir. Çünkü vücuttaki HIV düzeyi belirlenemiyorsa, bulaştırıcılığınız yok demektir! Bilimin kanıtladığı ve Dünya Sağlık Örgütü ve UNAIDS gibi kuruluşların da onayladığı B = B hakkında için aşağıdaki görsele tıklayın. 3-Ona önce sevgi ve ilginizi gösterin, HIV statünüzü değil! Yani demek istediğimiz şey aslında şu: Siz biri ile tanıtştınız ve ilk randevuya çıktınız. Bu kişiyle gelecek hayalleriniz, tutkularınız, hayatta zevk aldığınız şeyleri mi konuşursunuz, yoksa kariyer hedefiniz, iş yerinizdeki sorunlarınız ya da parasal konuları mı? Ayrıca haydi diyelim ki HIV hakkında konuşacaksınız. Bunu korku dolu bir hikaye olarak anlatmak yerine neden daha yumuşak geçişler yaratmıyorsunuz? Mesela şöyle bir şey olabilir: “Bilimsel gelişmeleri takip etmeyi seviyorum, özellikle tıp alanındaki gelişmeler günden güne hızlanıyor. Mesela HIV konusunda çok büyük gelişmeler var. Ben de belirlenemeyen seviyede bir HIV taşıyıcısıyım ve en son bilimsel kanıtlara göre bu seviye olduğum sürece bulaştırıcılığım yok. Kaldı ki, bilim insanları artık HIV'i insan vücudundan nasl sileceklerine dair çalışmalar yapıyorlar ve inanılmaz bir yol kat ettiler.” Bu ve benzeri şekillerde konuya giriş yaparsanız, hem karşınızdakine şok etkisi yaratmayacak şekilde HIV statünüzü açıklamış olursunuz hem de bu konuya gayet bilimsel yaklaştığınızı hissettirmiş olursunuz. Hem bizce bilimle ilgilenmek çok seksi bir şey! (Evet evet, bizim seksiliğimiz de oradan geliyor;) ) 4-Sağlam durun! Yani demek istediğimiz, kendinizi içinde bulunduğunuz sağlık durumundan dolayı suçlu yada birinden özür dilemek zorundaymış gibi hissetmeyin. Kendi kendinize destek olmanız çok önemli. Evet, herkes reddedilmekten korkar, özellikle ilişki ihtimali olan ilk zamanlarda. Ancak siz kendinizden ne kadar emin olursanız, karşınızdaki de sizden ve duruşunuzdan o kadar emin olur. Ve böylelikle korkular uçar gider. Ayrıca bir kez konuyu açtığınızda, özellikle sağlık ile ilgili olan yanlarında ayrıntıya girmekten de çekinmeyin. 5-Önce siz davranın! Ona HIV statüsünü sorun. Neden hep sizden açıklama beklenen konuyu, pat diye karşınızdakine ilk siz sorarak onu bu küçük sürprizle şaşırtmıyorsunuz? Eğer konu hakkında karşınızdaki ilk olarak konuşmaya başlarsa, sizin kendiniz ile ilgili gerçeği söylemeniz konusunda doğal bir fırsat yaratmış olursunuz. Tabi ki bu noktada, soruyu sorarken dikkat etmeniz gereken şey, soruyu soruş tarzınız ve üslubunuz. Kalkıp da “HIV’li misin?” falan diye sormayın sakın. “En son ne zaman HIV testi yaptırdın?” ya da “HIV durumunu biliyor musun, hiç test yaptırdın mı?” gibi daha yumuşak sorular, sohbetinizi de derinleştirecektir. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • Kedilerin HIV ilaç direncini önlemede etkisi olabilir mi?

    Yeni bir araştırma sonucuna göre kedi dostlarımız, HIV ile yaşayan bazı bireylerin karşılaştığı ilaç direnci sorununa çözüm olabilirler. Kedi severlerin çok iyi bildiği gibi, bu tüylü, şirin, oyuncu varlıklarla biz insanlar arasında sonsuz sevgiye dayalı bir dostluk ilişkisi vardır. Ancak yakın zamanda yayınlanan yeni bir araştırma sonucuna göre, kediler aynı zamanda HIV ile ilgili kritik bir konuda da önemli bir rol oynayabilirler. Medical News Today’de yayınlanan bu araştırma sonucuna göre kedi dostlarımız, HIV ilaç tedavisi (ART) gören bazı bireylerin karşılaştığı ilaç direnci sorununun çözümünde onlara destek olabilirler. Aslında araştırma sonucunun kedilerle olan ilişkisi biraz daha farklı olmakla birlikte, durum tam olarak şundan ibaret: Bir çoğunuzun bildiği üzere kediler, HIV (Human Immunodeficiency Virus – İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü)’e çok benzer bir enfeksiyon olan ve FIV olarak bilinen (feline immunodeficiency virus – kedigiller bağışıklık yetmezliği virüsü) bir viral enfeksiyon taşıyabiliyorlar. Bu ilginç #hivbilgisi yazımıza konu olan araştırmadan daha önceki bir dönemde bilim insanları, FIV’de bulunan protein zincirinin HIV’in protein zinciri ile tam olarak aynı olduğunu keşfettiler ve bu bulguyu HIV aşısı üretebilmek için laboratuvar çalışmalarında kullandılar. Bununla birlikte, son bulgulara göre, FIV’deki 3 boyutlu protein yapısı, HIV-1 tipi enfeksiyonda görülen ilaç direncine neden olan protein yapısı ile aynı özellikleri gösteriyor. HIV-1, bugüne kadar gerçekleşmiş kayıtlı tüm vakaların %95’ini kapsayan, en yaygın HIV tipidir. İsrail Haifa Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan bu araştırmayı yürüten Akram Alian ve Dr.Meytal Galilee, yaptıkları çalışmalar sonrasında, ART’ye karşı dirençli olan bir protein tespit ettiklerini belirttiler ve buna ilişkin çeşitli bulguları önemli bir tıp araştırmaları dergisi olan PLOS Pathogens’de yayınladılar. Bu ilginç çalışma ve sonuçlarının birçok araştırmacının ilaç direnci konusunda yapacağı yeni çalışmalara da ivme kazandırması bekleniyor. Günümüzde, HIV pozitif bireyler gelişmiş HIV ilaç tedavisi (ART) sayesinde tamamen sağlıklı ve herkes kadar uzun bir ömür sürebiliyorlar. Ancak bu bireylerden bazılarında, nadiren de olsa ilaç direnci görülebiliyor. Çoğu zaman kullanılan ilaç değiştirilerek direnç sorunu çözülebiliyor olsa da, direncin aşılamadığı durumlarla karşılaşmak da mümkün. Bu gibi araştırmalar ise araştırmacıların ilaç direncinin sebebi ve önlenmesi konusunda hala derin araştırmalar yaptıklarını göstermesi bakımından ayrıca önemli. Belki de, Akran ve Meytal’ın araştırmasında olduğu gibi, sevimli dostlarımız bize sadece sevgilerini sunmakla kalmayıp, aynı zamanda HIV ile yaşayan bazı bireylerin karşılaştığı bu sevimsiz sürece de destek olacaklar. Araştırma sonuçlarına ilişkin yayınlara aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz, http://journals.plos.org/plospathogens/article?id=10.1371/journal.ppat.1006849 https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/29364950 www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • Amsterdam (AIDS2018) bildirgesi: Toplum, Siyaset, İrade

    22.Uluslararası AIDS konferansı için kaleme alınan ve Türkçe'ye Kırmızı Kurdele İstanbul tarafından çevirilen 'Amsterdam Bildirgesi'nin ingilizce versiyonunu bu linkte okuyabilir, Türkçe bildirgeyi indirmek için, bu linki kullanabilirsiniz. Amsterdam (AIDS2018) bildirgesi: Toplum, Siyaset, İrade 2016 yılında Durban’da düzenlenen Uluslararası AIDS Konferansı’ndan bu yana çok şey değişti. Viral yük belirlenemeyen seviyedeyken (B = B) HIV’in bulaşmadığının kitlelerce kabul görmesi, artan PrEP kullanım oranları, yenilikçi tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, kesin tedavinin bulunması için ümit veren çalışmalar ve aşı araştırmaları gibi harika bilimsel gelişmeler… Fakat her ne kadar başarı hikayelerimiz olsa da, korunmaya yönelik çalışmalardaki yavaş ilerlemeler, anahtar gruplarda ve özellikle genç kadınlarda yeni HIV enfeksiyonlarında artışa neden oldu. Bahsettiğimiz bu gruplar, kasıtlı şiddet, damgalama ve ayrımcılığa hala maruz kalıyorlar. Artan popülizm, tartışmaya açık siyasi taahhütler ve liderlik, azalan mali kaynaklar ile birleştiğinde, HIV olgusu kırılgan bir ortamda varlık gösteriyor diyebiliriz. Toplum, siyaset ve irade, salgının tam kalbinde yer alıyor. Bu kesişim noktası, üzerinde mutabık kalınan küresel hedeflere ve evrensel sağlık teminatlarına ulaşılmasında kritik öneme sahip olmaya devam edecek. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ DESTEKLEMEK Küresel sağlık gündemi hakkında bilgilendirin: Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, tüberküloz, viral hepatit ve ek hastalıklar da dahil olmak üzere yan enfeksiyonlar için oluşturulan servis ağları varlıklarını korumalı. Bu ağları ortadan kaldırmak beraberinde sağlık alanındaki kazanımları geliştirecek ve milyonlarca insanı etkileyecek bu kazanımları güçlendirecek evrensel ve ve insan merkezli yaklaşımları arttıracak olanakları da kısıtlayacaktır. Ancak bu salgınları sonlandırmak için kaliteli ve uygun fiyatlı ilaçlara, tanı koyma imkanlarına ve aşılara erişimin sağlanması da kritik öneme sahip. Bu, diyabet ve yüksek tansiyon gibi bulaşıcı olmayan ancak önem düzeyi yüksek olan hastalıklar için de aynı. Kanıtlara dayalı çalışmaları arttırın: “Bilim karşıtı” söylemlerin gittikçe arttığı bir ortamda bilimin rolü, tam da tüm bu söylemlerin ortasında yer alıyor. Çalışmalar, gerçekleri yaşayan bireylere yönelik ve kaliteli verilerle zenginleştirilmiş, yerel salgın olgularını işaret edecek şekilde bilgilendirici ve öğretici olmalıdır. Ulusal, bölgesel ya da toplumsal gruplar bazında sürdürülen korunmaya yönelik çalışmalar, gerekli olan asıl faaliyetlerdir. Herkes için ortak olan konular, zarar azaltma, kapsamlı cinsel eğitim, PrEP ve PEP'i içeren cinsel ve üreme sağlığı programları olmalıdır. Siyasi taahhütleri arttırın: Siyasi taahhütleri güçlendirmek, finansal ve insani kaynakları güvence altına almak, koruyucu aşı geliştirme stratejilerine, uzun süre etkili olan ve damar içine enjekte edilebilen PrEP ve kesin HIV tedavisine ve aynı zamanda da sağlam farmakovijilans sistemlerinin (ilaçların güvenilirliğine ilişkin klinik çalışmalar) bir arada olmasına yönelik bilimsel araştırmaları arttırmanın temel unsurudur. Dahası, siyasi söylem ve taahhütler, korunma, tedaviye erişim ve zararı azaltma çalışmalarına yönelik uygun ortamlar yaratmak adına yerel kaynakları arttırmak için gereklidir. DIŞLAMAYI (AYRIMCILIĞI) SONLANDIRMAK Anahtar/ Kilit topluluklara odaklanın: Eşcinsel erkekler ve erkeklerle seks yapan erkekler, damar içi madde kullananlar, hapishanede bulunan bireyler ve özgürlükleri kısıtlanmış diğer gruplar, seks işçileri ve trans bireyler, HIV’den orantısız bir şekilde etkilenmekteler. Sağlıklı ortamların oluşturulması ancak olumlu ve etkili eğitim ve GIPA İlkeleri’nde yer alan başlıklara dikkat çekilerek, kilit toplulukları suçlayan ve damgalamaya, ötekileştirmeye ve dışlamaya devam eden yasaların, yönetmeliklerin ve uygulamaların kaldırılmasını da içeren işyeri ve sosyal koruma programları ile mümkün olacaktır. Cinsiyet eşitliğini ve cinsel hakları savunun: Cinsiyet eşitsizliği, özellikle genç kadınları özellikle HIV’e karşı daha savunmasız hale getiriyor. Kendi içinde çeşitliliği vurgulayarak kadınlar için cinsiyet eşitliğini yaratmaya yönelik çabaların tümü, toplumsal düzeyde etki sağlayacak, HIV başta olmak üzere, cinsel sağlık, üreme sağlığı ve haklarına yönelik çalışmalarla uyumlu, zorbalık ve cinsiyet temelli şiddete odaklı ve erkeklerin cinsiyet eşitliğine dair yaratıcı ve olumlu düşünmelerini sağlayacak, cinsiyetler arası eşitlik temelli yaklaşımlar içermelidir. Göçmenler/Sığınmacılar da dahil olmak üzere, öncelikli grupların ihtiyaçlarına odaklanın: Sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, kısıtlı sosyal korunma ve yükselen toplumsal dışlama; göçmenler, mülteciler, yerli halklar ve etnik azınlıklardaki HIV’e maruz kalma oranının artış göstermesinin etkenlerinden bazılarıdır. Etkili sınır ötesi sağlık hizmetlerine yönelik girişimleri, ücra yerlerdeki topluluklara taşınabilir sağlık hizmetlerinin ulaştırılabilmesini ve özellikle muhafazakâr topluluklarda “sağlık turizmi”ne olan zorlayıcı bakış açılarını da içeren, HIV ile ilişkili hizmetlere erişmedeki yapısal bariyerler özenle ele alınmalıdır. HAK SAVUNUCULARINI GÜÇLENDİRMEK Sağlık çalışanlarına yatırım yapın: İşe alım süreçleri, işyeri ve hizmetiçi eğitimleri de dahil olmak üzere, özellikle ergen ve genç bireylere kaliteli ve insan odaklı sağlık hizmeti verilebilmesi için, sağlık çalışanlarına yapılan yatırımlar arttırılmalı. Bilhassa evrensel sağlık teminatlarını ve sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi için, hastaya ilk hizmeti sunan ya da komünite temelli sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanları da herkesin kapsamlı HIV ve diğer sağlık hizmetlerine erişimlerini arttırmak adına, insan odaklı hak savunuculuğunun merkezinde konulmalı ve ön saflarında olmalıdırlar. Topluluk (komünite) tepkilerini güçlendirin: Aktivistlerin, savunucuların ve hizmet sağlayıcıların işten çıkarılmaları durumunda, siyasi liderleri bu durumda rolleri tekrar gözden geçirilmeli ve teyit edilmelidir. Özellikle hükümetlerin hizmet sunumunda gönüllü olmadığı ya da sivil toplumun saf dışı bırakıldığı durumlarda, komünite bazlı hizmetler yeterli ölçüde sağlanmalı. İnsan hakları savunucularını destekleyin: Araştırmacıların ve gelecek neslin genç liderlerinin ve hak savunucularının da yer aldığı, hızla büyüyen HIV topluluğunun, cinsel şiddete dur diyecek bir çağrı kampanyası yapmak gibi toplumsal değişime ilham verecek her türlü ortak çalışma için, eşgüdümlü çalışması ve ortak bir zemin bulması gerekmekte. Diğer toplumsal hareketlerle birlikte dayanışma içinde olmak, HIV’le yaşayan ve HIV’in tüm toplumsal etkileriyle her gün yüzleşen bireylerin, toplum geneline yayılmış damgalama ve ayrımcılığın üstesinden gelebilmek adına toplumsal normlar, algılamalar ve uygulamalarla mücadele etmek ve değişim yaratmak için başarılı bir yöntem olacaktır. Bildirgede imzası* bulunan bizler, sürdürülebilir ve eşgüdümlü çalışmaları desteklemek, içerisinde bilim insanlarının, araştırmacıların ve sivil toplumun da yer aldığı geniş bir hak savunucuları kitlesinin sesini güçlendirmek ve sürece katılımlarını teşvik etmek, savunmasız ve ötekileştirilmiş bireylerin HIV olgusunun arkasında gizlenmek zorunda kalmamalarını sağlamak adına, konuya olan bağlılığımızı tekrar beyan ediyoruz. Yaygın tutucu ideolojilerin yarattığı uygulama ve çalışma zorlukları bir yana biz, daha etkin, katılımcı ve çok yönlü sektörel cevaplarla köprüler oluşturmak için, Amsterdam’da yakalayacağımız bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeli ve ona sımsıkı sarılmalıyız. HIV bize insanlık hakkında çok güzel dersler verdi ve bizler hem bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları kaybetme riskine hem de ilerlemeyi sürdürme fırsatına aynı anda sahip olduğumuz bu kritik kavşakta, öğrendiğimiz bu dersleri unutmamalıyız. Susmamalıyız. Şimdi, daha adil ve katılımcı cevaplar bulmak için, toplumun, siyasetçilerin ve iradelerin bir araya gelmesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var! *Bildiriyi imzalamak ve imzacıları görmek için tıklayın www.aids2018.org #AIDS2018 www.kirmizikurdele.org #kirmizikurdeleistanbul #hivhakkindahersey

  • Özel video söyleşi; Amerikan ABC TV'nin ünlü sunucusu, HIV pozitif birey; Karl Schmid

    Tüm zamanların en büyük konferansı #AIDS2018'den anlık bildirimlerle konferasın Türkçe sesi olan Kırmızı Kurdele İstanbul, yeni Youtube kanalının açılışını özel bir söyleşi ile yapıyor; ABC TV'nin ünlü sunucusu Karl Schmid! HIV pozitif olduğunu TV ekranında açıklayarak dikkatleri çeken ve HIV üzerinde yeni bir tartışma yaratan ABC'nin ünlü sunucusu Karl Schmid ile Amsterdam'da #AIDS2018'de B eşittir B, aktivizm hikayesi ve Kırmızı Kurdele İstanbul hakkında kısa bir söyleşi yaptık. Söyleşiden başlıklar; ''HIV pozitif olmak, üç harf ve bir sembol, ölüm anlamına gelmiyor. Çocuk sahibi olamayacağınız anlamına gelmiyor'' ''Belirlenemiyorsa, Bulaşmıyor! Bundan daha basit söylemek isteseydiniz bile yapamazdınız!.. Bu, oyunu yeniden dizayn eden, HIV ile yaşayanların hayatlarını değiştiren bir mesaj. Ayrıca umarım HIV'den korkan, bu konuda eğitimsiz HIV negatiifler için de öyle'' ''Sizlerin, Kırmızı Kurdele İstanbul'un Türkiye'de yaptığınız işlerin olağanüstü olduğunu düşünüyorum'' Söyleşiler. kısa #hivbilgisi videoları ve başka bir çok içerikle düzenli olarak güncellenecek olan ve hiçbir kaynaktan fon almaksızın, gönüllü olarak hazırlanan Kırmızı Kurdele İstanbul'un Youtube kanalına hemen abone olun. Konferans yoğunluğu dolayısıyla videoya Türkçe altyazı eklemeye fırsat bulamadığımız ve videonun başındaki kısa kesinti için özür dileriz. Kırmızı Kurdele İstanbul ekibi www.kirmizikurdele.org #hivhakkındahersey #hivindogrusu

  • Ekonomik dalgalanmalar, ilaç erişiminde sorun yarattı mı?

    Bu hafta boyunca, geçtiğimiz günlerde basına yansıyan haberlerin endişelendirdirdiği pek çok takipçimizden ilaç erişiminde bir sorun olup olmadığına dair sorular aldık. Ülkemizin son günlerde içinde bulunduğu ekonomik koşullara bağlı olarak basına yansıyan haberlerden kaynaklı bu endişeler oldukça anlaşılır. Ancak konu hakkında açık ve güvenilir bir görüş bildirmek için gerekli iletişimleri kurmadan, hemen ilk anda bir açıklama yapmak ihtiyacı karşılamayan, soruna işaret etse de çözüm önermeyen bir reflkes olacağı için, tüm çalışmalarımızda takip ettiğimiz, güvenilirlik, veriye dayalı konuşmak ve uluslararasılık gibi temel prensiplere bağlı kalarak konuyu takip ettikten sonra bir bilgilendirme yapmayı daha doğru buluyoruz. Bu çerçevede, ilgili firmaların gerek lokal gerekse uluslararası düzeydeki yöneticilerinden edindiğimiz bilgilere göre şu anda hiçbir firma, ilaç erişiminde aksama yaratacak bir iş planı değişikliği içinde olmadığı gibi böyle bir planları da yok. Bu bilgiyi doğrulamak için görüşlerine başvurduğumuz farklı eczanelerden de, herhangi bir aksaklığa ilişkin geri bildirim almadık. Konuyu takip ederken ilgili ilaç firmalarının yurt içinde ve dışındaki temsilcileri dışında, üyesi olduğumuz güçlü uluslararası ağların deneyim ve güçlerinden de yararlanmak üzere işbirlikleri yapmaya devam ediyoruz. Üyesi olduğumuz, Avrupa’nın en geniş kapsamlı HIV aktivizm örgütü EATG (European AIDS Treatment Group) ile koordine bir çalışma içinde, HIV tedavisi ilaçları Türkiye’de kullanımda olan firmalara hitaben, mevcut durumu ve bizlere ulaşan endişeleri aktaran kapsamlı bir bilgi notunu ise önümüzdeki günlerde göndereceğiz. Kırmızı Kurdele İstanbul ekibi olarak konuyu gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde ve en yüksek seviyede takip ettiğimizi tekrar ifade etmek isteriz. Bu bilgilere ragmen, konuyla ilgili herhangi bir aksama yaşarsanız online HIV danışmanlığı ya da Facebook sayfamız üzerinden bize ulaşarak detayları aktarabilirsiniz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey

  • Kırmızı Kurdele İstanbul'u sosyal medyada takip edin

    Güncel gelişmeler, haberler, tartışmalar, görseller ve Kırmızı Kurdele İstanbul'dan haberler için sosyal medya hesaplarımızı takip edin. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #bilonemsekorun

  • Kırmızı Kurdele İstanbul Kuruldu

    Çalışmalarını 'Bil. Önemse. Korun.' sloganı altında yürüten Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği aktivist Arda Karapınar öncülüğünde kuruldu. Hukuk, sağlık, eğlence, politika gibi farklı alanlardan gelen kurucu üyelerinin birikimleriyle doğru HIV bilgisini toplumun tüm kesimlerinin erişimine sunmayı hedefleyen Kırmızı Kurdele İstanbul'un kuruluş sebep ve amaçlarını, hedeflerini ve değerler taahhütünü bu linkten okuyabilirsiniz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #bilonemsekorun

  • HIV hakkında her şey

    Kent efsaneleri, dedikodular, eksik ve yanlış bilgilerden kaynaklı HIV endişesi içinizi kemirip durmasın. HIV hakkında, sormaya çekindiğiniz ya da kime soracağınızı bilemediğiniz tüm soruların yanıtları www.kirmizikurdele.org'de! HIV hakkında ihtiyaç duyduğunuz her türlü bilgiyi, Türkiye'nin en çok başvurulan* ve en güvenilir #hivbilgisi sağlayıcısı Kırmızı Kurdele İstanbul'un hazırladığı ve sürekli güncellediği HIV hakkında her şey sayfalarından öğrenin. HIV Testleri, HIV Tedavisi, risk oranları, HIV ve hamilelik, PrEP, Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan, HIV bulaş yolları, HIV'den korunmanın yolları, doğru sanılan yanlışlar, sıkça sorulan sorular, Online HIV danışmanlığı, en güncel bilimsel araştırmalardan #hivbilgisi makaleleri ve daha fazlası için www.kirmizikurdele.org/hivhakkindahersey sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. *Kaynak: Similarweb, Eylül 2018 www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • Proje Panosu'na konuştuk

    Sivil Toplum, Sosyal Girişimcilik ve Gençlik Çalışmaları alanlarında Türkiye'nin en büyük blogu olmayı hedefleyen ve şimdiden en çok okunanlar arasına giren Proje Panosu'na konuk olduk. Türkiye'deki HIV/AIDS olgusu, projelerimiz ve hedeflerimizden bahsettiğimiz röportajı bu linkten okuyabilirsiniz. Sayfalarında bize yer veren Proje Panosu'na teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.

  • Beliştirmeyen = Bulaştırmayan için yeni sosyal medya kampanyası; +series

    Prevention Access Campaign tarafından geçtiğimiz günlerde duyurulan +series isimli sosyal medya kampanyası, Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan (B = B); Undetectable = Untransmittable (U=U) kampanyasının temelindeki güçlü mesajın daha fazla insana ulaştırılmasını amaçlıyor. Başta ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri CDC, Avrupa Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri ECDC, UNAIDS, Dünya Sağlık Örgütü WHO gibi saygın otoritelerin de onayladığı B eşittir B mesajı, düzenli ilaç tedavisine bağlı olarak virus yükü belirlenemeyen seviyede olan HIV pozitif bireylerin, cinsel ilişki yoluyla HIV bulaştırmalarının mümkün olmadığına dair sağlam bilimsel kanıtlardan güç alarak yaygınlaşmaya devam ediyor. +series kampanyasını oluşturan ekip, hazırladıkları video, poster ve giflerin, B = B mesajını yaygınlaştırmak isteyen sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve sağlık departmanlarının çabalarına katkı sunmasını ve işlerini kolaylaştırmasını umuyor. Dee Connor, Katie Willingham, Kaleb Anderson ve Fernando De Hoyos isimli dört bireyin kişisel hikayelerinden oluşan içerikleri positiveseries.org adresine giderek inceleyebilir ve dilerseniz kişisel/kurumsal mesajlarınızı eklemenize olanak kılan kişiselleştirme seçeneği ile sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilir ya da poster çıktılarını alabilirsiniz. Kırmızı Kurdele İstanbul’un başlangıcından bu yana partneri ve sözcülerinden biri olduğu, küresel çapta bir aktivizm hareketi haline gelen Undetectable = Untransmittable (Belirlenemeyen = Bulaştırmayan) kampanyasının direktörü, dostumuz Bruce Richman +series isimli projeyi ‘’bu başta HIV’e ilişkin ayrımcılık olmak üzere, önemli konulara dokunan ve insanlara bu konular hakkında doğru mesajları güçlü hikayeler ve görseller aracılığıyla aktarmayı hedefleyen bir çalışma. Bu projenin B = B’nin güçlü mesajının viral baskı ve tedavi başarısının ötesinde, ayrımcılığın bitmesini hedefleyen sosyal yanını da vurgulamasını amaçlıyoruz. İlham verici hikayelerini projeye bağışlayan De, Katie, Kaleb ve Fernando’ya ve sponsorumuza çok teşekkür ederim’’ ifadeleriyle tanıttı. İçerikle ve proje hakkında daha fazla bilgi positiveseries.org adresini ziyaret edebilirsiniz.

  • HIV tedavisine (ART) başlamak

    İster yakın zamanda HIV tanısı almış olun, ister durumunuzu belli bir süredir biliyor olun, ilaç tedavisi hakkındaki sorular kafanızı meşgul ediyor olabilir. Çünkü muhtemelen HIV tedavisi hakkında, (çoğunlukla ART olarak da anılırlar) ilaç kullanan birisinden duyduğunuz ya da internet kaynaklı bilgilere sahipsiniz. Tüm bu sorular ve tedaviye ilişkin endişeleriniz konusunda en önemli başlangıç doktorunuzla konuşmak olacaktır. Doktorunuzla görüşmeden önce kafa karışıklığınızı biraz olsun giderebilecek temel bilgileri sizin için derledik. HIV tedavi edilebilir mi? Bu sorunun cevabı hem evet hem hayır. Çünkü Türkçe’de tedavi kelimesi iki anlama birden gelebiliyor. O yüzden ‘tedavi’ ve ‘kesin tedavi’ şeklinde iki ayrı kavram kullanmak işleri kolaylaştırabilir. Evet, HIV gelişmiş ilaç tedavileriyle baskılanabilir, kontrol altına alınabilir ve bu ilaçlar, vücutta HIV yokmuş gibi yaşama olanağı sunar. Ama hayır; HIV tamamen tedavi edilemez. Yani vücudu HIV’den tamamen arındıran ‘kesin tedavi’ çalışmaları henüz başarıyla sonuçlanmadı. HIV ilaçları (ART) kullanan pek çok insan, HIV taşımayan (HIV negatif) insanlar gibi sağlıklı bir yaşam sürdürüyorlar. ART tedavisi vücuttaki HIV düzeyini (viral yük) belirlenemeyen düzeyde tutarak, virüsün bağışıklık sistemini yıpratmasını engellediği için, kişiye virüsle enfekte olmadan önceki sağlığını sunuyor. Yani başarılı giden bir HIV ilaç tedavisi, ilişkinize, işinize, okulunuza, gelecek planlarınıza, aile yaşantınıza ve her ne yapmak istiyorsanız ona aynen devam edebileceğiniz anlamına geliyor. Tedaviye ne zaman başlamalıyım? Tedaviye henüz başlamamış HIV pozitiflerin kendilerini zaman zaman da olsa, ART kullanmaya devam eden HIV pozitiflere kıyasla hasta hissetmelerinin olağan bir beklenti olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Günümüzde pek çok yeni tedavi kılavuzu, HIV pozitif bireylerin tanı alır almaz tedaviye başlamalarının yararlarından bahsediyor. Elbette bu noktada yerel olanaklar, kişinin tedaviye hazır olup olmaması gibi faktörleri de göz önünde bulundurmak gerek. Bu kararın verilmesinde ayrıca CD4 (T hücresi olarak da anılırlar) ve viral yük gibi temel değerlere ilişkin ölçümler de belirleyici. CD4 olarak anılan hücreler bağışıklık sistemi için son derece önemli hücrelerdir. Çünkü sisteme saldıran virüs ve enfeksiyonlarla mücadele edenler tam olarak bu hücrelerdir. HIV vücuda girişiyle birlikte bu hücrelere saldırır, bir miktarına zarar verir ve bağışıklık sistemini güçsüz düşürerek hastalık ve enfeksiyonlara yanıt verme hızını yavaşlatır. Bütün bu bilgiler ışığında, tüm olumlu ve olumsuz faktörleri göz önünde bulundurarak ART tedavisine başlanacak en uygun zamanı belirlemek üzere doktorunuzla konuşmak, bu sürecin en önemli evrelerinden biridir. ART tedavisine başlamak için diğer sebepler ART tedavisi sadece CD4 düzeyinizi maksimize etmeye değil ayrıca viral yükü (vücuttaki HIV miktarı) minimize etmeye de yarar. Bu bir başkasına HIV bulaştırma olasılığınızın da günden güne azalmasını ve giderek sıfır seviyesine yaklaşmasını sağlayacaktır. Bir diğer önemli sebep ise hamilelik planlamasıdır. HIV ile yaşayan kadınların HIV ile enfekte olmayan çocuk sahibi olmalarının önünde hiçbir tıbbi engel yoktur. Günümüzde dünyanın çok çeşitli ülkelerinde, başarılı ART tedavisi ile HIV’I baskılanmış annelerden doğan HIV negatif bebekler görmek mucize değil, tıbbın sağladığı olağan bir durumdur. HIV pozitif erkekler ve kadınlar HIV ile enfekte olmayan çocuk sahibi olabilirler ve hamilelik sürecine ilişkin tıbbi gereklilikler diğer tüm hamile kadınların süreçleriyle hemen hemen aynıdır. Ek olarak, HIVnegatif bir bireyle düzenli bir cinsel ilişki içinde olmak ART tedavisine başlamak için bir diğer önemli sebeptir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi başarılı bir ila tedavisi vücuttaki HIV’I baskılar ve bulaş riskini minimum düzeye indirir. HIV ilaç tedavisi başlamaya hazır olmak Kuşkusuz tedavinin en önemli aşaması bu. Günümüzdeki HIV tedavisi tüm gelişmiş özellikler ve oldukça az yan etkiler barındırmakla birlikte her gün ilaç almayı gerektiren bir tedavi. Tüm faydalarını gözettiğinizde HIV ilaçları kullanmaya başlamak size elbette iyi hissettirecektir. Fakat bununla beraber her gün ilaç almak konusunda endişe ya da sorularınız olması da çok normal. Bu soru ve endişelerin giderilmesi konusunda sabırlı olun, kendinize zaman tanıyın ve tüm bu soruları gerek doktorunuza gerek Kırmızı Kurdele İstanbul’a sormaktan çekinmeyin. ART hakkında diğer endişeler Size en uygun ART ilaçlarının belirlenmesi için doktorunuzla mutlaka konuşmalı ve tedaviye başlamadan önce tüm sorularınızı gerekirse defalarca sormuş olmanız önemli. Kafanızdaki soru işaretlerinin çokluğu, tedaviye uyum konusunda problemler yaratabilir. Eğer aynı süreçte bir başka kronik ya da geçici sağlık sorunu için ilaç kullanıyorsanız, uygun ilacı belirlemek için yapacağınız bu konuşmalar daha önemli. Tıbbın hızlı gelişimi ile birlikte ilaçlar arasında etkileşim minimum düzeye inmiş olsa da, işin henüz başında tüm olasılıkları düşünmekte fayda var. Ayrıca tüm kılavuzların mutlaka önerdiği ancak Türkiye’de zaman zaman problem olabilen direnç testi konusu da mutlaka konuşmanız gereken konulardan biri. Bu test, enfekte olduğunuz virüsün türüne ilişkin bilgi verecek ve eğer dirençli bir virüsle enfekteyseniz, mevcut ilaçlardan hangilerinin yararlı olamayabileceği ile ilgili bir yol haritası çıkarılmasına yardımcı olacak. Bütün bu kısa bilgiler ışığında HIV tanısını takip eden süreçte, ART tedavisi üzerine düşünmeye ve sorular sormaya başlamak oldukça yararlıdır. Tüm bu sorulara cevaplar bularak kendinizi daha iyi hissetmenize ve sağlığınızı korumaya yarayacak ART tedavisine başlamak ise pek çok güncel kılavuzun önerdiği bir plandır. ART ilaç kullanımı ve tedavi ile ilgili HIV tedavisi başlıklı #hivbilgisi yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • Opposites Attract Study; 343 çift, 16,899 cinsel temas, SIFIR BULAŞ!

    Tedavinin HIV bulaşlarını kesin olarak önlediğine yeni ve güçlü bir kanıt daha; 343 çift, 16,899 cinsel temas, SIFIR BULAŞ! Eşcinsel çiftlerle yapılan uluslararası araştırmanın sonucuna göre vücutlarındaki HIV düzeyi BELİRLENEMEYEN HIV pozitif bireylerden negatif partnere HİÇ bulaş gerçekleşmedi! Partnerlerden birinin HIV pozitif diğerinin HIV negatif olduğu, 343 eşcinsel sero-different* çiftin katılımıyla yapılan araştırmada, 16.899 kez kondom kullanmadan gerçekleşen cinsel temas hiçbir HIV negatif katılımcının HIV ile enfekte olmadığına dair rapor, Temmuz ayında Paris’te düzenlenen ve Kırmızı Kurdele İstanbul’un da katıldığı 9. HIV Bilimleri Konferansı’nda (IAS 2017) yapılan bir sunumla açıklandı. *Partnerlerden birinin HIV pozitif diğerinin HIV negatif olduğu çiftlere verilen bir diğer isim; sero - different The Opposites Attract (ters kutuplar birbirini çeker) adı verilen bilimsel çalışmada partnerlerden birinin HIV ilaç tedavisi (ART) altında BELİRLENEMEYEN düzeye baskılanmış HIV pozitif olduğu eşcinsel erkek çiftler arasında HIV bulaşısı gerçekleşip gerçekleşmediği araştırıldı. Çalışmada, HIV pozitif partnerlerin viral yükleri, çalışma süresi boyunca “BELİRLENEMEYEN düzeyde” olarak kayıt altına alındı. Araştırmanın katılımcıları Avusturalya, Bangkok ve Rio de Janeiro’da yer alan kliniklerde takip edildiler. Opposites Attract ile bulunan kanıtlar, #hivbilgisi blogumuzda da yayınladığımız PARTNER Study’de bulunan kanıtlara eklenerek, ilaç tedavisi (ART) altında tamamen baskılanmış ve BELIRLENEMEYEN viral yük düzeyine inen HIV pozitif bireylerin cinsel ilişki ile virüs BULAŞTIRMAYAN bir seviyeye eriştiklerini açıkca ortaya kondu. Sonuçlar bir araya getirildiğinde, her iki çalışmada da, eşcinsel erkek çiftlerin 40.000’den fazla (kondom kullanmaksınızın) ilişkide hiç bir yeni HIV bulaş vakası kayıtlara geçmedi. Tüm bu sonuçlar geçtiğimiz günlerde Paris’te düzenlenen HIV Bilimleri Konferansı’nın organizatörü olan IAS (International AIDS Society – Uluslararası AIDS Topluluğu) ve UNAIDS gibi önemli kuruluşlar tarafından da imzalanan ve Kırmızı Kurdele İstanbul’un da Uluslararası partneri ve sözcüsü olduğu kampanyanın ortak bildirileri imzalanan Prevention Acces Campaign (Tedaviye Erişim Kampanyası) tarafından sürdürülen U = U Kampanyası’nın (Undetectable = Untransmittable / Belirlenemeyen = Bulaştırmayan) tüm tezlerini bilimsel verilerle kanıtlıyor. Yukarıda bahsi geçen çalışmalar aynı zamanda, eğer söz konusu çiftten pozitif olanı düzenli olarak ilaç tedavisi kullanıyorsa, başka bir cinsel yolla bulaşan enfeksiyon (CYBE) olması durumu bile HIV bulaşısı riskini arttırmadığını ortaya koyuyor. Opposites Attract araştırmasında katılımcıların %6’sında, Partner Study’nin katılımcılarının ise %17,5’unda HIV dışındaki diğer CYBE’ler (sifilis vb.) tespit edilmişti. Araştırma sonuçlarına göre, eğer viral yük henüz BELİRLENEMEYEN düzeyde olsa bile, cinsel ilişkideki rolün bulaşıyı etkilemediğini tespit etmiş durumda. Kayda değer ve çalıma hakkında şüphe uyandıran bir diğer önemli veri, Opposites Attract araştırması sırasında, 3 erkek bireyin HIV ile enfekte olmasıydı. Ancak daha sonra yapılan genetik analizlerle, bulaşan virüsün, esas cinsel partnerin dışında henüz viral yükü baskılanmamış başka bireylerden bulaştığı tespit edildi. Bu veri ART kullanan ve virüsleri BELİRLENEMEYEN düzeye baskılanmış HIV pozitif bireylerin virüsü BULAŞTIRMADIĞINI aynı çalışma içinde ikinci kez kanıtlamış oldu. Araştırma yetkililerinden Andrew Grulich’ten edindiğimiz bilgiye göre, çalışmanın Thailand’da yürütülen bölümünde, erkek katılımcıların %40’ı, çalışmaya katıldıklarında henüz HIV ilaç tedavisine (ART) başlamamışlardı, ancak çalışma şartlarına uygun olarak bu grup hemen tedavi altına alınarak, takiplerinde de kısa sürede viral yüklerinin baskılanarak BELİRLENEMEYEN düzeye indikleri gözlemlenmiştir. Tedaviye yeni başlayan bu grupta, viral baskılanma gerçekleşinceye kadar kondom ile cinsel ilişkiye girilmesi sağlanmıştır. PARTNER Study’de ana konu HIV ile bağlantısız bazı başka bulaşılar (Sifilis vb.) tespit edilmişti. İki çalışma arasındaki bu farkın ise, Opposites Attract’a katılan HIV negatif partnerlerden %24’ünün PrEP (Pre-Exposure Prophylaxis – Erken Dönem Bulaşı Önleme Tedavisi) kullanmakta olmaları düşünülmektedir. aidsmap.com’un görüş istediği araştırmacılardan Benjamin Bavinton, Opposites Attract katılımcılarından PrEP tedavisi kullananları, bu tedaviyi tercih etmelerindeki sebebin, asıl partnerlerinden başka bir partnerle ilişkiye girdiklerinde HIV bulaşısına maruz kalmak istememeleri olduğunu belirtti. ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Kurumu Direktörü Nobel ödüllü Dr. Anthony Fauci, geçtiğimiz günlerle düzenlediği, viral yük ve bulaşıcılık konulu basın konferansında, “Bir bilim insanı, muhtemel risklerden bahsederken ‘asla’ kelimesini asla kullanmamalı. Fakat bu kez, tedavi altında ve BELİRLENEMEYEN viral yüke sahip bir HIV pozitif bireyin, HIV bulaştırma riskinin ölçülemeyecek derecede düşük olduğunu ifade etmek o bireyin BULAŞTIRMAYAN olduğunu söylemekle eşdeğerdir. Karşılaştığımız bu duruma bilimsel açıdan bakarsak, ‘bilimsel gerçek’ dediğimiz şeylerin as bu çalışmalardaki gibi ezici kanıtlardan oluştuğunu söyleyebiliriz.” UNAIDS’ın Direktör Yardımcısı Dr. Luiz Loures ise, “Korunma amaçlı tedavinin toplumsal etkisi düşünüldüğünde, kuruluşumuz, tedavi altında olan ve bulaşıcılığı söz konusu olmayan bireylerin toplumdaki sayısı arttıkça, mesela San Francisco, Sao Paulo ve Nairobi gibi şehirlerde, HIV’in etki alanının da daraldığı gözlemledi” dedi. Paris’te düzenlenen 9. HIV Bilimleri Konferansı’nın (IAS 2017) kapanış gününde Kırmızı Kurdele İstanbul olarak sözcüsü olduğumuz Uluslararası Belirlenemeyen = Bulaştırmayan kampanyası adına ana oturumda konuşma yapan tedavi aktivisti Arda Karapınar; ‘’Elimizde HIV virüsü BELİRLENEMEYEN düzeye baskılanmış HIV pozitiflerin virüsü bulaştırmadıklarına ve kimseye risk yaratmadıklarına dair yeteri kadar kanıt var. Şimdi yapılması gerekenler, HIV taşıyan herkesin hemen tedaviye başlaması için daha çok test imkanı sunmak ve HIV tedavisi gören bireylerin ilaç ve test hizmetlerine kesintisiz erişimini sağlamak. Bu kanıtlara göre ise HIV pozitif bireyleri ayrımcılığa maruz bırakmanın akla uygun hiç bir yanı yok’' ifadelerini aktardı. B = B kampanyasının arkasında, Harvard mezunu bir avukat ve tedavi aktivisti olan Bruce Richman bulunuyor. Kampanya hakkında konuşan Richman “2003 yılında tanı aldığımda, bu enfeksiyonu sevdiğim kişiye bulaştıracağımdan çok korkmuştum ve aynı zamanda bana ‘sen bulaşıcı bir enfeksiyon taşıyorsun’ diye hatırlatan ilaçları her gün almaktan da kaçınmıştım. En sonunda 2012 yılında tedaviye başladığımda doktorum bana eğer viral yüküm baskılanırsa artık bulaştırıcılığımın söz konusu olmayacağını söylemişti” diye belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Doktorun söylediklerini ilk duyduğumda içimde oluşan sevinç duygusu, zamanla kendisini öfkeye dönüştürdü, çünkü bulduğum her internet sitesinde benim hala bulaştırıcılık konusunda yüksek bir risk taşıdığım yazıyordu. Yani aslında yenilikçi bilim, toplum tarafından bilinmesi gereken bir gerçeği yaymada o kadar da yenilikçi davranamıyordu. Doktorların artık bu sorumluluktan kaçmayarak, tüm hastalarına bunu açıklamaları lazımdı. Bu yüzden doktorlarla işbirliği yaparak U = U Ortak Bildirisini yayınladık. Böylelikle HIV’in damgalaştırıcı ve ötekileştirici etkisini yok ederek, bireylerin tedaviye başlamalarını desteklemek ve enfeksiyon yayılımını durdurmayı hedefledik. Bunun için de, bildirimizi onaylayan UNAIDS gibi kuruluşlara ve daha çok otoriteye ihtiyacımız var''. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu Referans Bavinton B et al. (yayınlayan Grulich A) HIV treatment prevents HIV transmission in male serodiscordant couples in Australia, Thailand and Brazil. 9th International AIDS Society Conference on HIV Science, Paris, abstract no TUAC0506LB, July 2017.

  • Riskleri en aza indirmek - Daha güvenli seks

    Kırmızı Kurdele İstanbul'un ilgiyle takip edilen, her biri merakla beklenen #hivbilgisi yazılarında bu kez, HIV'e ilişkin tüm şüphelerin temelinde yatan faktörü ele almak, bazı basit bilgiler ve tavsiyeler paylaşmak istedik. Hangi koşullarda altında gerçekleşen temaslar daha az riskli ya da daha güvenli sayılır? Riskler nasıl en aza indirgenir? Daha güvenli seks nedir? Tamamlayıcı bilgiler olarak HIV bulaş ve korunma yolları ve çeşitli temas biçimlerine göre risk oranları için ise HIV hakkında her şey bölümümüzü ziyaret ederek, ilgili yazıları okuyabilir, aklınıza takılan tüm sorular içinse Türkiye'nin ilk ve en donanımlı Online HIV danışmanlığı servisimize danışabilirsiniz. Daha fazla insanın doğru ve güncel #hivbilgisi'ne ulaşması için yazılı ve görsel tüm içeriklerimizin paylaşıma açık olduğunu ve HIV'e ilişkin önyargı ve ayrımcılığın sizin desteğiniz olmadan bitmeyeceğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. İyi okumalar. Riskleri en aza indirmek - Daha güvenli seks Cinsel ilişki kaynaklı HIV bulaşısı risklerini en aza indirmek hakkında yapılan tüm önerileri “Daha güvenli seks” başlığı altında toplamak mümkündür. Daha Güvenli seks ise birçok anlama gelebilen bir terimdir; • İçeriğinde HIV bulundurması mümkün olan vücut sıvılarının paylaşımından/aktarımından kaçınmak. • Tedbir amaçlı vajina veya penis kondomu kullanmak. • HIV bulaşışını önlemede önerilen ilaçlardan kullanmak (PrEP-PEP) • Cinsel partnerlerin sayısını azaltmak. • Alkol ve kimyasal madde kullanımını azaltmak. Alkol ve kimyasal maddele sağlığa zararlarının yanı sıra, karar verme yetisini etkileyebilirler. Aslında daha güvenli seks, genellikle bu yaklaşımların birkaçının birlikte kullanımını içerir. Fakat düşük riskli olarak tanımlanan bir cinsel davranış sonrasında bile, HIV statünüzden emin olmanın tek yolu test olmaktır. Ayrıca eğer cinsel yolla bulaşan başka bir enfeksiyon geçiriyorsanız, HIV testi yaptırmanız da önerilir. Harici kondomlar (Penis kondomları) Yapılan çok çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre lateks veya poliüretandan yapılmış kondomlar HIV’e karşı etkili korunma sağlarlar. Kondom kullanımının arkasındaki mantık oldukça açıktır: Kondom cinsel organı tam olarak örterek meni ve vajinal sıvı gibi cinsel sıvıların transferina karşı bariyer oluşturur ve HIV’in bulaşmasını önler. Laboratuvar çalışmaları ile bu yöntemin geçerliliği ve güvenilirliği desteklenmiştir. Bu çalışmalar, içeriğinde HIV bulunan solüsyonların kondomun içine yerleştirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Lateks ve poliüretandan üretilen kondomlarda HIV’in bu kondomlardan geçemediği gözlenmiştir. Benzer diğer çalışmalar ile lateks ve poliüretan kondomların, genital herpes (HSV) ve hepatit B (HBV) gibi cinsel yolla bulaşan diğer viral enfeksiyonlara karşı önlem sağladığı gözlenmiştir. Hayvan derisi gibi doğal maddelerden yapılmış kondomların ise birçok virüse karşı etkili önlem sağlamadığı görülmüştür. Bir laboratuvar çalışmasında HIV’in kuzu derisinde bulunan mikroskobik deliklerden geçtiği gözlenmiştir. Genital herpes (HSV) ve hepatit B (HBV) üzerinde yapılan çalışmalar da benzer sonuçlar ortaya koymuştur. Sonuç olarak hayvan derisinden üretilen kondomların geçirgenliğinin daha yüksek olduğu kanıtlanmıştır. Birçok epidemiolojik araştırma -partnerlerden birinin HIV ile yaşadığı ve diğer partnerin HIV negatif olduğu gözlemsel araştırmalar- kanıtlamıştır ki devamlı lateks veya poliüretan kondom kullanımı HIV’in aktarılmasına karşı yüksek koruma sağlamaktadır. Kondom kullanımında asıl dikkat edilmesi gereken nokta, kondomun doğru biçimde ve temas boyunca sürekli kullanılmasıdır. Kondomun doğru kullanılmaması, kondomun çıkmasına veya yırtılmasına sebep olarak virüse karşı koruma kapasitesine azaltabilir/yok edebilir. Düzensiz kullanımı (birkaç sefer dahi olsa vajinal veya anal birliktelikte kullanımının atlanması) virüsün aktarımı ile sonuçlanabilir. Poliüretan kondomlar, latekse karşı alerjisi olan kişiler için etkili ve güvenli alternatiflerdir. Poliüretan kondomları inceleyen altı çalışmadan üçü, poliüretan kondomların yırtılması ve çıkması durumunun lateks kondomlarla ayni oranda ve nadiren gerçekleştiği, diğer üç çalışma ise poliüretan kondomların yırtılma riskinin daha yüksek olduğu bulgusuna varmıştır. Bu bulguların yanında, bu çalışmaların hepsi göstermiştir ki, devamlı ve doğru kullanıldığında Poliüretan kondomlar HIV aktarımına karşı etkili koruma sağlamaktadırlar. Dahili kondomlar (Vajina kondomları) Vajina kondomların kullanımı ilk olarak 1993 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde onaylanmıştır. Vajina kondomları, iki ucunda esnek halkaların bulunduğu esnek bir kese biçimindedir. Kapalı uçta bulunan esnek halka kondomun kaymadan durması için diyaframlarda uygulanıldığı gibi vajinanın içine yerleştirilir. Açık uç ise vulvanın dışında vajina girişinde kalır. Doğru kullanıldığında hem gebelik hem de HIV dahil cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı etkili koruma sağlar. Vajina kondomlarının anal birlikteliklerde kullanımının onaylanmamasına rağmen, bazı eşcinsel ve biseksüel erkekler bu kondomları anal birliktelikte kullanıldıklarını açıklamışlardır. Fakat yapılan çalışmalar Vajina kondomlarının anal birliktelikte kullanımının rektal kanama, rahatsızlık verme ve yanlış kullanım gibi problemlere sebep olabileceğini ortaya koymuştur. Yapılan araştırmalar aynı zamanda vajina kondomlarının penis kondomlarıyla karşılaştırıldığında doğru kullanımının daha zor olmasından dolayı daha az etkili olduklarını belirtmiştir. Kayganlaştırıcılar Lateks kondomlarla birlikte yalnızca su bazlı veya silikon bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmalıdır. Lateks kondomlar ile yağ bazlı kayganlaştırıcıların kullanılmaması gerekmektedir. Yağ bazlı kayganlaştırıcı kullanımı dışında el ve vücut losyonları, bebek yağı, zeytinyağ, masaj yağları ve vazelin kullanımının Latekse zarar verebileceği ve kondomun ve yırtılmasına yol açabileceği kanıtlanmıştır. Bazı kayganlaştırıcılı kondomlar ve ayrı satılan kayganlaştırıcılar nonoxynol-9 adı verilen bir kimyasal içermektedir. Nonoxynol-9 spermlerin hayatta kalma sürelerini kısaltarak gebelik oluşumu ihtimalini azaltırken aynı zamanda bazı cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların riskini de azaltmaktadır. Fakat bu kimyasala alerjik reaksiyon gösterilmesi durumunda vajina ve anüste tahriş gözlenebilir. Bu durum kondomun yırtılması durumunda HIV aktarımı riskinin yükselmesine yol açar. Antiretroviral (ART) Terapi HIV tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar aynı zamanda HIV’in cinsel yolla bulaşmasını önlemek amaçlı da kullanılmaktadır. Pre-Exposure Prophylaxis (PrEP), HIV negatif bireylerin Antiretroviral ilaç kullanımı ile HIV edinme risklerinin azaltılmasında kullanılan önleyici bir yöntemdir. Post-Exposure-Prophylaxis (PEP) ise HIV ile yüksek riskli bir temas sonrası bir ay süreyle Antiretroviral ilaç kullanımı ile virüsün vücuda yerleşmesini önlemek amaçlı uygulanan bir yöntemdir. Korunma Amaçlı Tedavi (TasP- Treatment as Prevention) ise HIV ile yaşayan bireylerin Antiretroviral ilaç kullanımı ile viral yüklerinin belirlenemeyen seviyelere çekilmesi ve 6 ay belirlenemeyen viral yük sonrası virüsün bulaşma riskinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • ''Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan''ın en yeni ve en güçlü kanıtı; PARTNER 2

    Amsterdam’da gerçekleşen 2018 Uluslararası AIDS Konferansının en ilgi çekici oturumlarından biri, Londra Üniversitesi’nden Dr. Alison Rodger’ın PARTNER 2 çalışmasının sonuçlarını açıkladığı oturumdu. Dr. Roger "Eğer ART kullanıyorsanız ve viral yükünüz baskılanmışsa yani Belirlenemeyen düzeydeyse cinsel açıdan bulaştırıcılığınız yoktur. Risk sıfır!” diyerek konferansa damga vurdu. Araştırma sonuçlarına göre, en az bir kişinin viral yükü baskılanmış yani Belirlenemeyen düzeyde HIV pozitif bir birey olduğu eşcinsel çiftler arasında gerçekleşen 77.000 kondomsuz cinsel ilişkide, hiç bir HIV bulaşısı tespit edilmedi. Bulgular konferansta büyük heyecan ve coşkuyla karşılandı. Dr. Rodger, hastalarına gerçeklerden bahsetmekten korkan ve bu güçlü bilimsel mesajı paylaşmayan doktorlar için ise “Artık hiçbir bahaneleri kalmadı” ifadelerini kullandı. Araştırma sonuçları açıklanırken pek çok bilim insanı da konferans salonundaydı. 2011 yılında “HIV Önleme Denemeleri Ağı 052 Araştırması” adı altında heteroseksüel çiftler arasındaki bir araştırmayı yöneten ve hemen hemen aynı sonuçları alan, Kuzey Carolina Üniverstesi’nden Dr. Myron Cohen, gazetecilere verdiği demeçte “Bu bir dönemin bitişi. Tıpkı okulun son günündeki mezuniyet töreni gibi çoşkulu bir açıklamaydı” diyerek PARTNER-2 Araştırması’nı destekledi ve sözlerine “aslında tüm bu araştırmaların sonuçları, 1990’larda ilk kez ortaya konan bir hipoteze yapılan yatırımların ne kadar da başarılı olduğunu gösteriyor” diye ekledi. ÜST DÜZEY GÜVENİRLİLİK PARTNER-2 Araştırması, #hivbilgisi sayfalarımızdan hatırladığınız, eşcinsel ve heteroseksüel çiftler arasında 58.000 kondomsuz cinsel ilişkiyi kapsayan ve sıfır HIV bulaşısı ile sonuçlanan PARTNER-1’in devamı olarak ve sadece eşcinsel çiftler üzerinde yapıldı. PARTNER-1 çalışması ile ilgili #hivbilgisi yazımızı bu linkte okuyabilirsiniz. Ancak PARTNER-1 Araştırması’nda elde edilen bulgular, eşcinsel çiftler üzerinde, heteroseksüel çiftlerde olduğu kesinlikte bir sonuçta bahsetmeye yetecek ölçüde yeterli değildi. Çünkü araştırmaya beklenildiği kadar eşcinsel çift katılmamıştı. Bu sebeple Dr. Rodger’ın da açıkladığı gibi PARTNER-2 Araştırması, özellikle heteroseksüel çiftlerde elde edilen bulgulara benzer bulgular elde edilip edilemeyeceğini bulabilmek adına özellikle tasarlanmış bir çalışma olarak ayrı bir öneme sahip. Araştırmada birinin negatif, diğerinin ise pozitif olduğu eşcinsel çiftlerin arasında gerçekleşen korunmasız temas yoluyla virüs bulaşısı olgusunun, koruyucu baskılayıcı tedavi ile olan ilişkisi üzerinde duruldu. Araştırmacılar aynı zamanda, PARTNER-1 araştırması’nda heteroseksüel çiftler için elde edilen 0.46’lık yıllık güven aralığının geçerliliğini de kontrol ettiler ve PARTNER-2 araştırması’nda bu sonuç 0.84 olarak belirlendi. Yani PARTNER-2 çalışmasından elde edilen verilen PARTNER-1’in verilerinden de güvenilir! PARTNER-2 Araştırması’na 14 Avrupa ülkesindeki 75 sağlık merkezinden toplam 972 sero-different (yani biri HIV-negatif, diğeri HIV-pozitif olan) eşcinsel çift katıldı. Tüm çiftler belirli ön testlerden geçirildikten sonra, çalışma sırasında her 6 ve 12. aylarda yeniden çağırılarak, HIV pozitif bireylerde viral yük testi, HIV negatif bireylerde de HIV testi sonuçları düzenli olarak takip edildiler. Takiplerde eğer HIV-negatif katılımcının HIV testi sonucu pozitif çıkarsa yani HIV ile enfekte olduğu anlaşılırsa, bu durumda da araştırmacılar HIV negatif bireyin HIV ile nasıl enfekte olduğunu bulmak adına filogenetik araştırmaya tabi tutulacaktı (yani HIV bulaşısının HIV-pozitif partnerden gelip gelmediğini bulmak için özel testler uygulanacaktı). Ancak araştırma sırasında böyle bir araştırmaya tabi tutulacak tek bir birey dahi tespit edilemedi. Araştırma ekibi, olası bulaşının tespit edilebilmesi için, araştırmada üç ayrı yöntem kullandı. Çalışma sürecinde, HIV-pozitif erkeklerin %27’si ve onların HIV-negatif eşlerinden %23’ünde cinsel yolla bulaşan farklı enfeksiyonlar tespit edildi. Ancak bu bireylerin %37’si de kendisini farklı bireylerle de cinsel ilişki yaşadıklarını ve asıl eşleriyle “açık ilişki” yaşadıklarını belirtmişlerdi. Sonuçlar hakkında konuşan Dr. Rodger “Takibini yaptığımız çiftlerden sadece %5’inde yıllık bazda viral yük 200 kopyanın üzerinde tespit edildi. Bu durumda bu vakalar için ileri düzey bir viral kontrol uygulamasında bulunduk” diyerek sözlerine devam etti. Çalışma sırasında sadece 15 bireyde HIV bulaşısı tespit edildi ancak yapılan genetik incelemelerde virüsün çiftler arasında gerçekleşen cinsel ilişkilerden dolayısıyla bulaştığını dair bir kanıt elde edilemedi. Bu 15 bireyin 11’inin verdiği beyanlarda, asıl partnerinden başka bir partnerle korunmadan cinsel ilişkiye girdiği bilgisi alındı. "Bunlar, çalışmamızın genel olarak kesin sonuçları” diyen Dr.Rogder, sözlerine şöyle devam etti: “Çalışma sonuçlarına göre, çiftlerin tüm cinsel alışkanlıklarını da hesaba katarsak, korunmadan yapılan cinsel ilişki ile HIV bulaşısı arasında bir ilişki tespit edilememiştir.” Yani çalışma sonuçlarını açık bir ifadeyle tekrar etmek gerekirse; eşcinsel erkekler arasında korunmadan gerçekleşen 77.000 temasta hiçbir HIV bulaşışı görülmemiştir! Konferans salonundaki konuşmasını şu sözlerle sonlandıran Dr.Rodger, salonda ayakta alkışlandı: “İlaç tedavisi altında viral yükü Belirlenemeyen seviyeye erişmiş HIV pozitif bir birey, korunmadan cinsel ilişkiye girse dahi, virüsü bulaştırmaz. Bundan eminiz!” Birinin “Belirlenemeyen” Olduğunu Nasıl Anlarsınız? Konferans sırasında, çalışmanın bulguları genel olarak övgüyle karşılandı. Ancak yine de Dr.Rodger’a sorulan bazı sorular ilgi çekici ve pek çoğumuzun aklını kurcalayan noktaları işaret ediyordu. Konferans katılımcılarından biri, çalışmaya katılan bireylerden ne kadarının uyuşturucu kullanan bireyler olduğunu sordu. Cevap “çok az bir kısmı” idi ve bu bireylerde de herhangi bir HIV bulaşısı tespit edilememişti. Bir başka kullanıcı ise viral yükün 200 ile 1000 kopya arasında olan bireylerdeki HIV bulaşısı oranını sorduğunda Dr. Rodger detaylı sonuçların ayrıca açıklanacağı bilgisini verdi. Soru sormak için söz alan Cohen adındaki katılımcı ise, ilaç kullanımı sonrası viral yükü henüz yeni olarak baskılanmış bireylerde en az 6 aylık süresinin geçmesini bekleme konusundaki endişesini ve bunun tam olarak ne anlama geldiğini sorması üzerine Dr. Rodger “biz bu çalışmada viral yükün baskılanmış olmasındaki sınırı 6 ay olarak belirledik, dolayısıyla araştırma sonuçlarına göre anlamlı bir sıfır bulaşıdan bahsetmek için en az 6 aydır belirlenemeyen seviyede olunması gerekiyor” diye cevapladı. Cohen’den sonra söz alan başka bir katılımcı ise “Tam olarak bir bireyin belirlenemeyen seviyede viral yüke sahip olduğunu nasıl anlıyorsunuz ve bunun takibi için ne kadar sürelerde bireyin test ile takip edilmesi gerekir?” diye sorması üzerine Dr.Rodger “her bireyin takip ve tedavi tablosu farklıdır. Size şu kadar aralıklarla takip edilmelidir dersem, bilimsel açıdan yanlış bir söylemde bulunmuş olurum. Dolayısıyla bir bireyin belirlenemeyen olması bireye özgüdür ve bazı durumlarda özellikle dirençli hastalarda farklı süre aralıklarında takip gerekmektedir” diye cevapladı ve sözlerine ekledi “Bir bireyin, bir kere viral yükü baskılanmışsa, tedavi planına uygun olarak ilaçlarını kullandığı sürece, viral yük baskılanmış olmaya devam edecektir” dedi. Kırmızı Kurdele İstanbul'un öncü imzacılarından ve uluslararası sözcülerinden biri olduğu Belirlenemeyen = Bulaştırmayan kampanyası ve arkasındaki güçlü bilimsel kanıtlar hakkında daha fazla bilgi için B eşittir B sayfamızı ve aşağıdaki diğer #hivbilgisi yazılarımızı okuyabilir, Türkçe'deki ilk B = B broşürünü bu linkten okuyabilir ve indirebilirsiniz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu

  • Pratik HIV bilgisi videoları projesi; HIV'in doğrusu

    Yeni bir Kırmızı Kurdele İstanbul projesi; HIV'in doğrusu! Güncel ve doğruluğu bilimsel olarak ispatlanmış #hivbilgisini, toplumun tüm kesimlerine ve kolay anlaşılır bir dille aktarırken, kullanabileceğimiz tüm teknolojik araç ve metotları da kullanıyoruz. Bu sayede, talep edilen #hivbilgisi'nin ne olduğunu ve bu eksik bilginin hangi yöntem ve dille sunulduğunda daha da kolay anlaşılacağını anlamaya dönük analizler yapıyor, o verilere uygun olarak projeler geliştiriyoruz. İşte o projelerden biri daha: Pratik HIV bilgisi videoları projesi; HIV'in doğrusu! Bu proje ile, hizmete aldığımız günden bu yana kapsamlı ve uzman bir hizmet sunan online HIV danışmanlığı servisimize ulaşan on binlerle ifade edilecek miktarda soruyu konu ve başlık düzeyinde inceleyerek, yüzdesel olarak öne çıkan konulara kısa, net ve takibi kolay yanıtlar vermeyi hedefledik ve onları videolaştırdık. Günün standart teknolojisi ve yaygın sosyal ağ mecraları kullanılarak, herkesin kolayca erişebileceği bu kısa videolar, HIV şüphesi içindeki negatif bireylerin herhangi bir ifşa, mahremiyet vb. endişeler taşımalarını ve cevap beklenen sürede negatif düşüncelere kapılmalarını da engelleyecekler. Hiçbir parasal destek olmaksızın sadece gönüllülerimizin katkılarıyla uyguladığımız HIV'in doğrusu projesinin, Ne zaman HIV testi yaptırmalı? HIV tedavi edilebilir mi? HIV'in bulaş yolları nelerdir? B=B nedir? Başlıklı ilk 4 videosunu YouTube kanalımızda hemen izleyebilir, yeni videolardan haberdar olmak için kanalımıza abone olabilirsiniz. Gönüllülerimizin emekleriyle, hiçbir kurumdan maddi destek almadan gerçekleştirdiğimiz bu projedeki katkılarından dolayı, ses kayıt ve mastering için Cansun Küçüktürk'e, grafik tasarım için Oğulcan'a teşekkür ederiz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey

  • AIDS2018 Konferans günlüğü

    23 – 27 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen ve sağlık alanında herhangi bir konuda yapılmış, tüm zamanların en büyük konferansı olan #AIDS2018’in Türkçe sesi olan Kırmızı Kurdele İstanbul’un, geriye dönük notlar ve eklemelerle de güncellenecek olan kısa konferans notlarını gün gün bu sayfada okuyabilirsiniz. Gün 0: B eşittir B ön konferansı Kırmızı Kurdele İstanbul’un resmi proje partneri ve sözcüsü olduğu U = U kampanyasının ilk bildirisi 2 yıl önce yayınlandı. İki yılın sonunda 89 ülkeden 689 kurumun imzaladığı ve UNAIDS, WHO, CDC, ECDC gibi güvenilirliği tartılmayan otoriteler ve Nobelli Dr. Fauci gibi bilim insanlarının, kampanyanın temelini oluşturan mesajları onayladığı bu büyük küresel kampanya ilk büyük konferansını AIDS2018 kapsamında Amsterdam’da gerçekleştirdi. 100’den fazla tedavi aktivistinin katıldığı ve Kırmızı Kurdele İstanbul temsilcisinin de ana konuşmacılardan olduğu konferansın sözcüsü Dr. Fauci’ydi. B eşittir B’nin temelinde yatan bilimi, 10 yıllık bir perspektiften bilgiler ve net sonuçlarla bir kez daha anlatan Fauci’nin ardından konuşan kampanya yöneticisi B. Richman, kampanyanın iki yılda eriştiği noktanın emek veren herkes için olduğu gibi, bu hayat değiştirici bilgiye ihtiyaç duyan herkes için de önemli ve duygusal bir nokta olduğunu ancak mesajı herkese ulaştırmak ve ayrımcılığı sonlandırmak için çok daha sıkı çalışmak gerektiğini ifade etti. Bruce Richman’ın ardından konuşan temsilcimiz, her şeyden önce Türkçe’yi ve Türkiye’yi uluslararası HIV gündemini doğrudan etkileyen bu kampanyanın temel dil ve ülkelerinden bir yapmaktan ve değişime öncü olmaktan gurur duyduklarını söyledi. B eşittir B mesajının sadece bir kişi ya da kuruma ait olmayan, evrensel ve HIV tarihinde tüm zamanların en güçlü aracı olduğunu ekleyen temsilcimiz kampanyayı hala imzalamayan diğer kuruluşlara da seslenerek ‘artık kaybedecek zaman yok’ mesajını iletmek istediğini söyledi. Richman’ın ‘kampanyanın geleceğinde daha aktif ve daha öncü bir rol üstlenecek olan Kırmızı Kurdele İstanbul’un kampanyanın en erken imzacılarından biri olmasının, Türkiye HIV topluluğunun kapasite ve vizyonu hakkında çok iyi bir fikir verdiğini’ eklediği, temsilcimizin konuşmanın ardından, farklı ülkelerin deneyimlerinden kampanya örnekleri ve gelecek stratejisi tartışmalarıyla tamamlanan ön konferans, bundan sonra düzenlenecek ulusal ve uluslararası etkinliklerle mesaja gereksinim duyan herkese ulaşılması için daha çok çalışma sözüyle tamamlandı. Gün 1: AIDS yürüyüşü ve resmi açılış 15.000'den fazla delegenin katıldığı ve KKİ’nin Türkiye’den katılan tek STK olarak Türkiye’yi de temsil ettiği konferansın ilk gün tarihi bir gün oldu. HIV tarihinde ilk kez, Türkiye’den bir STK’nın bu çapta bir konferansta, düzenleyici organizasyonlarından biri olduğunu söylemekten gurur duyduğumuz AIDS yürüyüşünde Türkçe mesaj, pankartlar ve tişörtlerle yürüdük. Katılımcıların farklı dillerde sloganlar attığı yürüyüşün çeşitli anlarında Türkçe sloganların da yükselmesi mutluluk vericiydi. Yürüyüş esnasında, HIV pozitif olduğunu televizyon ekranında açıklayan sunucu Karl Schmid ile yaptığımız kısa söyleşi günün fotoğraflarını konferansı takip eden günlerde bu sayfada bulabilirsiniz. Yürüyüş ve çeşitli workshoplarla tamamlanan günün ardından gerçekleşen resmi açılış ise oldukça görkemli ve etkileyiciydi. Düzenleyici kuruluş IAS’nin Başkanı Linda Gail Baker, kendisinin görevi yakın zamanda devredecek olduğunu ve ardından tarihte ilk kez, açık HIV pozitif kimliğiyle yaşayan bir kişinin, Dünya’nın en büyük AIDS temelli organizasyonu olan IAS’nin Başkanlık görevini üstleneceğini aktardı. Bu detayın otuz altı yıl boyunca verilen mücadele ve bilimsel eforun ulaştığı noktanın önemini kanıtladığını söyleyen Linda Gail Baker’in konuşmasından notlar, açılış töreninden diğer anlar ve konferanstan anlık notlar için #AIDS2018, #AIDS2018KKİ etikelerini ve @redribbon34, @AIDS_conference hesaplarını Twitter üzerinden takip edin. Gün 2: Ünlüler geçidi ve Partner 2 22. Uluslararası AIDS Konferansı’nın 2. günü politikacılar ve geniş katılımlı çalışmaların sonuçlarının açıklandığı bilim seansları ana oturumlarda, daha detaylı ve spesifik tedavi ptorokolleri üzerine yapılan sempozyumlar ise kapalı seanslarda devam etti. Oskar ödüllü oyuncu Charlize Theron tarafından kurulan “African Outreach Project (Afrika Sosyal Yardım Projesi)” detayları, yine ünlü oyuncu tarafından ana sahnede anlatıldı. Sosyal ve maddi olarak ayrıcalıklı kesimde yer alan herkesin benzeri sorumluluklar alarak, dezavantajlı bireylere destek olmasının insanı bir sorumluluk olduğunun altını çizen Theron, özellikle Amerika’daki ünlüleri, ellerini taşın altına koymaya davet etti. Charliz Theron’un aksine farklı bir tavır sergileyen Elton John ise, konsferansa özel düzenlenen basın toplantısında “Artık benim gibi ünlülerin HIV konusunda birşey yapmaları yerine, politikacıların birşey yapma zamanı geldi” diyerek eleştirilerin odağına G8 ülkelerinin politikacılarını koydu. Gün içerisinde farklı oturumlarda ve kapalı seanslarda konuşma yapan Sussex Dükü Prens Henry ise dikkatleri genç nüfusun üzerine yönlendirdi. İngiltere Hükümeti tarafından revize edilen ve yeniden yapılandırılan fonlar sayesinde, özellikle 15-25 yaş arası genç nüfusun HIV’den etkilenmemesi için gerekli tüm aksiyonların alınması gerektiğini önemle vurguladı. “Gençlerin HIV’e maruz kalmalarını önlersek, salgınla mücadelede de önemli adımlar atmış oluruz” diye Sussex Dükü, yeni fonlama sistemi ile özellikle genç nüfusa odaklanacaklarının altını çizdi. Daha önce Kırmızı Kurdele İstanbul tarafından Türkçe’ye çevrilerek takipçilerimizle paylaştığımız PARTNER-1 Çalışması’nın ikincisi olan PARTNER-2 çalışmasının sonuçları basın toplantısıyla açıklandı. Universty College London’dan Dr. Alison Rodger tarafından açıklanan çalışma sonuçları, geçtiğimiz yıl sonuçları açıklanan ilk çalışmanın tezini doğrular nitelikte: Korunmadan yapılan 77.000 anal yollu cinsel ilişki ve “sıfır” bulaşı! PrEP kullanımının yaygınlaşmasının gerekliliği üzerine durulan oturumlarda ise, şüpheli ilişkilerde karşılaşılabilecek olası HIV bulaşısına karşı PreP’in önemli ve etkili bir korunma yöntemi olduğunun altı bir kez daha çizildi. Konferanstan anlık notlar için #AIDS2018, #AIDS2018KKİ etikelerini ve @redribbon34, @AIDS_conference hesaplarını Twitter üzerinden takip etmeyi unutmayın! Gün 3: Kesin tedavi ve aşı hala uzak mı? - Lisans savaşını aktivistler kazandı! 22. Uluslararası AIDS Konferansı’nın 3.günü, merak edilen konularından başında gelen kesin tedavi ve aşı denemeleri, PreP, ayrımcılıkla mücadele örnekleri ve gün içerisinde oluşan önemli son dakika gelişmeleri ile devam etti. Günün ile oturumlarından biri olan, HIV tedavisindeki yeni yaklaşımları ve yeni ilaç denemeleri konu başlığı altında, çarpıcı ve bir o kadar da olumlu gelişmeler hakkında bilgi verildi. Weil Cornell Medicine’den Brad Jones, yaptığı sunumla tüm dikkatleri üzerine çekti. Bugüne kadar yapılan kesin tedavi ve aşı denemeleri hakkında bilgi veren Jones, iki alanda da hızla süren çalışmalar olduğunu ancak farklı bağışıklık sistem tepkileri ve aynı zamanda da HIV’in kendi evrimi dolayısıyla kısa sürede bir sonuca ulaşmanın henüz mümkün olmadığını belirtti. Gün içerisinde farklı gruplar tarafında sürdürülen kadın ve gençlik ana konulu panellerde, genel olarak bu iki alanda HIV ile ilişkili konularda çalışmanın dünya genelinde ne kadar zor olduğu üzerinde duruldu. Panellerde yer alan konuşmacılar, bölge ya da ülkelerdenb bağımsız olarak, en büyük hatanın kadın organizasyonlarında kadınların ve gençlik organizasyonlarından gençlerin yeterince yer alamıyor olmasını eleştirdi. Günün en çok ilgi çeken ve aslında bir anlamda da AIDS2018’in tüm havasını değiştiren haber ise Avrupa Hukuk Mahkemesinin, yerel saat ile 15:00 (TS 16:00) sularında açıkladığı karar oldu. Yaklaşık 2 yıldır, Avrupa genelindeki aktivistlerin büyük savaş verdiği ve Truvada’nın yeniden lisanslanması konusundaki davada, daha önceden Gilead’ın, Truvada’nın lisans hakkını tekelinde tutması için yaptığı yeniden ruhsatlandırma başvurusunun, Avrupa Hukuk Mahkemesi tarafından yasalara uygun olmadığına karar verildi. Konferans genelinde büyük bir ses getiren kararla, jenerik Truvada üretiminin önündeki engeller kaldırılarak, PreP kullanımının yaygınlaşması ve erişilebilir olması konusunda sürdürülen çalışmalarda büyük bir başarı sağlanmış oldu. AIDS2018 3. gününde ana oturum ile devam ediyor. İlk oturumda yer alan konuşmacılar HIV tedavisi(cure) ve aşı çalışmaları konusunda son gelişmelerden bahsetti. Vurgulanan bazı noktalar: -Öncelikle HIV ile yaşayan bireylerin cömertliğine ve çalışmalara verdiği desteğe dair minnetlerini tüm konuşmacılar dile getirdi. HIV alanında yapılan çalışmaların kanser immünoterapisine yaptığı büyük katkı oldukça önemli. - ART (Anti-Retroviral Tedavi/ Günümüzde uygulanan mevcut HIV tedavisi) kullanımı ile HIV virüsü saptanamayacak düzeye getirilebiliyor olsa da HIV virüsünün anatomik depolarda saklı olarak kalması tam bir tedavinin önündeki önemli bir engel. Bu anlamda sürdürülen farklı araştırma modelleri var. 2018 yılında yapılan son çalışmalar cesaretlendirici olsa da bu uzun soluklu bir araştırma süreci. Alınması gereken uzun bir yol var ancak insanların dahil olduğu primat cinsindeki diğer türlerde yapılan ve tedavinin sağlandığı çalışmalar ümit veriyor. - Aşı çalışmalarına yönünde de devam eden birçok deneme var ancak HIV virüsüne karşı insan vücudunun oluşturduğu antikorların yapısı bu konuda aşılması zor bir engel sunuyor. Virüsün evrimi ve insan vücudunun verdiği tepki üzerine daha fazla temel bilimler çalışmasının gerektiği vurgulandı. Yapılan çalışmalar belirli antikorların seçilmesi ve laboratuvar ortamında genetik mühendeslik ile üretilmesi üzerinden yürüyor. Yine primatlarla yapılan çalışmalardan en ümit verici olan ad26(Recombinant Adenovirus Serotype 26) kaynaklı aşı çalışmaları. Bu aşının insan olmayan primatlarda etkinliği tam anlamıyla kanıtlanmış durumda. Çalışmalar bu aşının insanlara nasıl uygulanabileceği yönünde ilerliyor. Hem tedavi hem aşı konusunda ümitli ancak sabırlı olmak ve temel bilim çalışmalarını desteklemek şu an için yapılacak en doğru şey. - ART tedavisinde ilaç etkileşimleri, direnç ve protokeller hakkında yapılan çok sayıda araştırma var. Bu anlamda araştırmalar daha önce ART almamış(naif) erken evrendeki bireyler, geç evredekiler, direnç gösterenler, viral yükü saptanamayanlar ve hamile kadınlara yönelik farklı protokeller öneriyor. Bu anlamda bilmek, takip etmek ve güncel kalmak oldukça önemli. Tanı almış kişilerin ART alımını aksatmaması kritik bir önem taşıyor. Saptanamayan viral yük HIV'ye dair tüm baskıyı bir kenara bırakıp yaşamanın en önemli yolu. -İlk gün de yazmış olduğumuz gibi üreme çağındaki kadınların ARV kullanımında dikkatli olması gerektiği önemli bir vurgu noktası. Dolutegravir kullanımı etkili bir şekilde kontraseptif kullanımını zorunlu kılıyor. Bunun yanında hamile kalmayı düşünen kişilerin acilen hekimine danışması lazım. DTG'nin yenidoğana etkisine dair çalışmalar hala yeni ve tartışmalı. - Son olarak halk sağlığı uygulamaları ve politikalar ele alındı. HIV tanısı alan kişilerde tedaviye başlamak için CD4 sayımının 500 hücre/mm3 altında olması 2016 yılında Dünya Sağlık Örgütü'nün 'Herkesi Tedavi Et!' politikası ile yürürlükten kalktı. Bunun yanında tedavi takibinde de CD4 sayımı yerine Viral Yük testi öneriliyor. Oturumda gerçekleşen tartışmada DSÖ politikalarının ulusal HIV politikalarına ne ölçüde uygulandığı, bu anlamda engeller ve nasıl aşılabileceği önemli yer edindi. #aids2018 #hivturkey #redribbonistanbul #kırmızıkurdeleistanbul #hivtesti #ücretsizhivtesti #hivtedavisi

bottom of page