top of page

HIV kriminalizasyonu (HIV’i suçlaştırma) nedir?

Güncelleme tarihi: 29 May


Herkesin #hivbilgi kaynağı www.kirmizikurdele.org'den HIV AIDS bağlamında en az konuşulan fakat en fazla soruna ve hak ihlaline neden olan konuların başında gelen HIV kriminalizasyonu (HIV’i suçlaştırma) hakkında bir #hivbilgisi yazısı.



  • HIV kriminalizasyonu (HIV’i suçlaştırma) nedir?

  • HIV’in kriminalize edilmesi fikri neden sorunlu?

  • Hukuk tarihine geçen ve aktivizme dönüşen ibretlik bir HIV kriminalizasyonu histerisi: Nick Rhoades Davası

  • Türkiye’deki yasal durum ne?

Keyifli okumalar.


Yayına hazırlayan: Arda Karapınar, Tedavi aktivisti, Topluluk yazarı

Yayın tarihi: Mayıs 25, 2025

Herkes için #hivbilgisi sağlayıcısı ve kaynağı www.kirmizikurdele.org ve @redribbontr sosyal medya hesaplarındaki #hivbilgisi içerikleri ve tüm içerikler kaynak göstermek şartıyla herkesin paylaşımına açıktır. Paylaşımlarınızda web-sitemizi kaynak göstermenizi/mention/etiket vb. yapmanızı rica ediyoruz. Bunlar dışında özel olarak izin sormanıza gerek yoktur.


HIV kriminalizasyonu (HIV’i suçlaştırma) nedir?



HIV kriminalizasyonu (HIV’i suçlaştırma), HIV ile yaşayan kişilerin bazı davranışlarının suç sayılması ve cezaya konu olması gerektiğini düşünen bir yaklaşımdır. Örneğin kişinin HIV pozitif olduğunu söylememeyi tercih etmesi, kondom kullanılmayan bir cinsel ilişkide taraf olması gibi durumlar, bazı ülkelerde hâlâ bu kapsamda değerlendirilebiliyor.



HIV kriminalizasyonu HIV'i suçlaştırma
www.kirmizikurdele.org I HIV hakkında her şey

Oysa, kişinin HIV pozitif olduğunu mutlaka söylemesini gerektiren herhangi bir yasal düzenleme yapma fikri bireyin özerkliği ve mahremiyeti, ayrımcılık yasağı ve etik dışılık, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu - Madde 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası - Madde 20 ve 17, TCK - Madde 136, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi – Madde 12, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi – Madde 8 bakımlarından pozitif hukuka, uluslararası hukuka ve hukuk felsefesine temelden aykırıdır. Kondom kullanılmayan bir cinsel ilişkiden ötürü diğer kişinin suçlu sayılması gerektiği savı ise kişinin kendi sorumluluğundan kaçması  ve bu sorumluluğu HIV pozitif kişiye yüklemesi olarak değerlendirilebilir. Çünkü tüm cinsel ilişkilerde karşılıklı rıza esastır ve kondom kullanımı gibi tercihler ortak sorumluluk ve karar gerektirir. Eğer siz kondom kullanımını müzakere etmediyseniz ya da kondom kullanmak istediğinizi belirttiğinizde partneriniz kondom kullanmak istemediğini söylemesine rağmen, cinsel ilişkiye -hiçbir şekilde zorlama, dayatma, şiddet vb. olmadan, hür irade ve onayınızla- devam ettiyseniz, olası tüm sonuçlara dair sorumlulukta da ortaklaşılmıştır.  Dolayısıyla ısrar etmiş olmanıza rağmen partneriniz kondom kullanmak istememişse, cinsel ilişkiye devam etmemek tercih edilebilir.



Tam da bu noktada, düzenli HIV ilaç tedavisi ile virüs yükleri B (belirlenemeyen) seviyeye baskılanan HIV pozitif kişilerden HIV geçişi/bulaşı ihtimalinin kondomsuz cinsel ilişkilerde bile sıfır olduğunu kanıtlayan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da doğrulanan Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B bilgisi çok ayrı bir önem kazanıyor.



Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan, B eşittir B
Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan (B=B)

(Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B hakkında kapsamlı #hivbilgisi için www.kirmizikurdele.org/b-b-nedir ve www.kirmizikurdele.org/post/b-esittir-b-hakkinda-dokuz-soru sayfalarının okunmasını tavsiye ediyoruz.)



Fakat tüm bunlara rağmen bazı insanlar aleyhinde, onun HIV pozitifliğinden hareketle hukuk davası açılması, hukuk mekanizmalarının HIV pozitif kişinin itibarını zedeleme amaçlı bir tehdit unsuru olarak kullanılması ve buna bağlı şantaj girişimleri gibi hadiseler hâlâ yaşanıyor. Çünkü bu davalar ve tehditler çoğu zaman ortada somut bir HIV bulaşı/geçişi olgusu olmasa da, yalnızca “bulaş riski olduğu” iddiasına dayandırılıyor ve HIV pozitif kişi, hiçbir bilimsel temeli olmayan varsayımlarla suçlanabiliyor. Bu da toplumun HIV ve AIDS algısındaki en sorunlu boyut olan HIV ve AIDS sebepli damgalama ve ayrımcılığı sürekli yeniden üreterek çözümden uzaklaşılmasına sebep oluyor.



HIV kriminalizasyonu fikri neden sorunlu?



Bu tür olaylar yukarıda sayılan sorunlara ilaveten, tüm toplumu ilgilendiren başka sorunlar da üreterek, bütüncül sağlık ve halk sağlığı yönetimi alanlarını da olumsuz etkiliyor. Çünkü HIV kriminalizalisyonu;

  • İnsanların HIV testi yaptırmaktan korkmasına ve gerek duyuyor olsalar bile test yaptırmaktan kaçınmalarına sebep olur.



  • HIV’in başka herhangi bir sağlık konusu kadar rahatça tartışılmasını ve anlaşılmasını yani konunun normalleşmesini engeller.



  • HIV pozitif tanısı alan kişilerin tedaviye erişim ve tedaviye bağlılık süreçlerinde korku ve güvensizlik yaratır. Bu da kişiyi tanı ve tedaviyi reddetme, geciktirme ya da tedaviden çıkma gibi ağır sonuçları olacak kararlar almaya yönlendirebilir.



  • Zararları telafi edilemeyecek mahremiyet ihlallerine ve kişisel verilerin kötüye kullanılmasına yol açar.



  • HIV pozitifliği suç, HIV pozitif kişiyi suçlu ve toplum için tehdit gibi göstererek toplumsal korku, önyargı ve ayrımcılığı artırır.



Tüm bunlara karşılık bilimsel bulgular ise çok net;



Baskılayıcı HIV tedavisi ilaçları kullanımına bağlı olarak vücuttaki HIV miktarı B (belirlenemeyen) seviyede olan HIV pozitif kişi kaynaklı bir geçişi/bulaşı ihtimalinin  -kondomsuz cinsel ilişkilerde bile- sıfır olduğu, geniş çaplı ve güvenilir bilimsel araştırmalarca ispatlanmıştır. Bu kanıt, HIV pozitifleri suçlu, riskli, tehdit vb. olarak gören damgalayıcı ve ayrımcı bakış açısının bilimsel veriler ışığında son bulmasını gerektirir. Konu bu bilimsel gerçek temelinde yeniden değerlendirildiğinde, HIV ile yaşayanların potansiyel suçlular gibi görülmeleri ve ahlaken ve/ya da kanunen cezalandırılmaları gerektiğini savunan çağ dışı önerileri rasyonel bulabilmek mümkün değildir.



Hukuk tarihine geçen ve aktivizme dönüşen ibretlik bir HIV kriminalizasyonu histerisi: Nick Rhoades Davası



ABD’nin Iowa eyaletinde yaşayan Nick Rhoades, yalnızca bir kez cinsel ilişkiye girdiği partnerine HIV ile yaşadığını açıklamamakla suçlandı 2008 yılında. Oysa Rhoades cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmıştı, ki bu bilgi partneri tarafından da doğrulandı. Ayrıca Rhoades baskılayıcı HIV tedavisi ilaçlarını (ART) muntazaman kullanıyordu ve viral yükü/virüs yükü belirlenemeyen seviyedeydi, yani cinsel ilişki yoluyla HIV geçişi riski sıfırdı. Ancak Iowa eyaletinin o dönemki yasalarında HIV ile yaşayan kişilerin bu bilgiyi partnerlerine açıklamamış olmalarını suç sayan bir madde vardı. Bilimsel verilere ve halk sağlığı ilkelerine tamamen aykırı bu yasal düzenlemenin Rhoades'e kestiği fatura 25 yıl hapis cezası oldu.



Bu adaletsiz karar yalnızca Nick Rhoades'e değil, HIV kriminalizasyonuna maruz kalan pek çok kişiye ve HIV pandemisi ile mücadeleye telafisi zor zararlar verdi. Rhoades’ın bu süreçte maruz bırakıldığı insanlık dışı muameleler SERO Project’in 2011 yapımı HIV Suç Değildir (HIV Is Not a Crime) adlı kısa belgeselinde, manipülatif kurgu numaralarına tevessül etmeyen bir yalınlıkla ve gerçek olduğu için güçlü bir dille aktarılıyor. Öyle ki, Rhoades’in haysiyet mücadelesinde tecessüm ederek topluma kendi zalimliğini izlettiren bu film, HIV kriminalizasyonu karşıtı aktivizm hareketinin vicdani ve politik başlangıç noktası oldu.



Nitekim bu aktivizm kısa sürede sonuç aldı ve 2008’de yaptığı hatayla yüzleşmekten kaçamayan Iowa, HIV yasalarını 2014 yılında modernize ederek bunu yapan ilk ABD eyaleti oldu. Bu kazanımda, Rhoades’ın yalnızca kişisel mağduriyeti temelinde değil çağın gerisinde kalmış bir düzenlemenin, halk sağlığı politikaları ve toplum sosyolojisi üzerindeki olumsuz etkileri perspektifinde şekillenen öncü söylemi belirleyici rol oynadı. Buna bağlı olarak, Rhoades’ın mahkûmiyetine dair hüküm bozuldu ve tıpkı Rhodes gibi haksız yere cezalandırılan kişilerin sicillerindeki "cinsel suçlu" ibaresi silindi. Ne var ki, artık daha modern olduğunu iddia eden hukuk sisteminin başka bir acımasız yönüyle daha yüzleşmek durumundaydı Rhodes. 2008 yılında aleyhinde açılan dava devam ederken maruz bırakıldığı tüm kötü muamelelerden ve toplum baskısından yılarak, davanın bir an önce bitmesi için suçlamayı kabul etmişti ve haksız biçimde hapiste geçirdiği sürenin tazmini için açtığı dava, suçlamayı kabul etmiş olması gerekçesiyle reddedildi. Amiyane tabirle, Iowa eyaleti, bağnazca yazılmış ve histerikçe uygulanmış bir kanunun kurban ettiği Rhodes'in, alt üst edilmiş hayatını toparlamayı uman tazminat talebine ölü taklidi yaparak cevap vermeyi seçmişti.



Tüm bunlara rağmen -nasıl başardığını kavramakta şahsen epey zorlandığım örnek bir dirayet göstererek- pes etmeyen Nick Rhoades'in yaşadıkları, HIV kriminalizasyonu histerisinin ne derece yıkıcı olabileceğini gösteren bir dava ve Amerikan HIV aktivizmi Hareketi'nin bercestelerinden biri olarak tarihe geçti.

Türkiye’deki yasal durumu ne?


Kişinin HIV pozitif olduğunu mutlaka söylemesini gerektiren herhangi bir yasal düzenleme yapma fikrinin bireyin özerkliği ve mahremiyeti, ayrımcılık yasağı ve etik dışılık, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu - Madde 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası - Madde 20 ve 17, TCK - Madde 136, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi – Madde 12, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi – Madde 8 bakımlarından pozitif hukuka, uluslararası hukuka ve hukuk felsefesine temelden aykırı olacağı düşüncesi yazının girişinde de paylaşılmıştı. Hukuk sistemimiz bu konu genel hatlarıyla böyle telakki etmiş olmalı ki, Türkiye HIV pozitif olmayı suçla doğrudan ilişkilendiren ülkelerden değil. Bununla birlikte İsviçre’deki gibi “bulaştırıcılığı olmayan HIV pozitif bireylerin cezai sorumluluk taşımadığını” hukuken somutlaştırmış durumda da değil. Bu nedenle, mevcut Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) kimi maddeleri geniş yorumlanarak zaman zaman HIV ile ilişkilendirilmekte ve genellikle aleyhte yorumlanmakta.



Örneğin, TCK’daki “kasten yaralama” ya da “başkasının sağlığını tehlikeye sokma” gibi maddeler, HIV ile yaşayan kişiler aleyhinde kullanıldı ve hâlâ kullanılabilir.



Bu durumlarda:



  • Virüs bulaşı/geçişi söz konusu değilse bile,



  • Kişinin virüs baskılayan ve bulaş engelleyen HIV tedavisi ilaçlarını düzenli olarak kullanıyor oluşu ve belirlenemeyen seviyede oluşuna dair doktor görüşleri dikkate alınmadan,


  • Varsayımsal bulaş riski iddiasına dayanarak aleyhte dava açılabilir.



Bu uygulama, HIV’in dolaylı olarak kriminalize edilmesi (suçlaştırılması) ve HIV pozitif kişinin dolaylı olarak cezalandırılması anlamlarına gelir.



Çünkü bilimsel kanıtlar bulaş söz konusu olmayacağını zaten ispatlamış durumdadır ve ortada dava konusu olabilecek bir bulaş/geçiş kanıtı yeni bir HIV olgusu yoktur ancak konu dava sebebi edilerek, HIV pozitif kişinin itibarının zedelenmesiyle, toplumsal statü ya da iş kaybetmesiyle ve hatta aile birliğinin bozulması ile sonuçlanabilir.



Özetle:



  • HIV pozitif olmak suç değildir.



  • HIV’in kriminalizasyonu bilimsel gerçeklerle açık biçimde çelişir ve insan haklarına aykırıdır.


  • Belirlenemeyen = Bulaştırmayan B=B gerçeği dikkate alındığında, yapılması gerekenin HIV’i kriminalize etmek ve HIV pozitifleri ötekileştirmek değil, toplumun HIV algısını normalleştirmeyi ve HIV pozitifleri tedaviyle kolayca buluşturmayı hedeflemek olmalıdır.



  • Türkiye’de HIV pozitifliği doğrudan suç sayan bir yasa/madde olmasa da, mevcut bazı maddelerin bilimsel gelişmeler dikkate alınmadan yorumlanarak HIV ile yaşayan kişilere karşı kullanılabilme ihtimali, birey sağlığı, halk sağlığı, epidemi yönetimi gibi farklı perspektifler açısından hâlâ risktir.



HIV, AIDS, damgalama ve ayrımcılık
Damgalama ve ayrımcılık I www.kirmizikurdele.org














bottom of page