HIV ile yaşayan bireylerin Koronavirüs, COVID19 hakkında bilmesi gerekenler

En son güncellendiği tarih: 3 Nis 2020

Yayına hazırlayan: Kırmızı Kurdele İstanbul danışman ekibi ortak çalışması
 
Bilimsel gözden geçirme ve onay: Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu
 
Yayın tarihi: 11 Mart 2020

HIV ile yaşayan bireylerin bilmesi gerekenler

Bilindiği üzere, salgının başladığı 80’lerden beri HIV, dünya genelinde ana akım medyanın gözdesi olmuş, bu sayede de doğru bilinen yanlışlarla dolu bir tarihi olan HIV’in yeri son günlerde, yine doğru bilinen yanlışlarla dolu yeni gözdesine bıraktı. Kendisine yeni bir medyatik “hastalık” arayan ana akım medya, her gün hem TV kanallarında hem de sosyal medya aracılığıyla “son dakika” haberi olarak sunduğu korku dolu yeni bulaşı ve ölüm vakalarıyla, nerdeyse 2 aydır gündemi meşgul etmekte ve vakaların görüldüğü ülkelerde panik havası oluşmasına neden olmaktadır.

Peki nedir bu koronavirüs?

Aslında insanlık koronavirüsle ilk defa tanışmıyor. Daha önce farklı tipleri ile karşılaşan insanlık, virüsün mutasyona uğraşmış son haliyle yeni tanıştı.

Koronavirüs ya da koronavirüsler, insanlarda ve hayvanlarda görülebilen geniş bir virüs ailesine verilen genel addır. Koronavirüs tiplerinin bir kısmı insanlarda çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Bunlardan biri, hepimizin bildiği basit soğuk algınlık olarak karşımıza çıkarken, yine mutasyona uğramış bazı tipleri de MERS (Middle East Respiratory Syndrome – Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome – Şiddetli Akut Solunum Sendromu) olarak adlandırılan solunum yetmezliği hastalıklarına neden olmaktadır. İşte bu MERS ve SARS olarak adlandırılan hastalıklara neden olan koronavirüs tipleri gibi, COVID-19 olarak kodlanan bu korona virüs de mutasyona uğramış yeni tip koronavirüstür.

COVID-19’un bilinen yaygın belirtileri gripbe benzer şekilde yüksek ateş (38 ve üzeri), yoğun halsizlik ve kuru öksürüktür.
 

 
Bazı hastaların şikayetlerinde -yaygın olmamakla birlikte- vücut ağrısı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğazdan yanma ve acı ve ishal de görülmüştür. Bazı hastalarda ise virüsle enfekte olmalarına rağmen herhangi bir belirti görülmemiş ve hastalığı ayakta atlatıp iyileşmişlerdir ve bu oran şu ana kadar görülen vakaların yaklaşık %80’ini oluşturmaktadır.
 

 
Enfeksiyon, 50 yaş üstü ve özellikle tansiyon, kalp hastalığı, diyabet gibi kronik rahatsızlıkları olan bireylerde ve 70 yaş üzerindeki bireylerde çok daha kolay ilerlemekte ve belirtiler göstererek tedavi alınmadığında ise %15 hastada ölümle sonuçlanabilmektedir. Daha genç insanlarda ise ölüm riski binde 2 civarındadır. Çocuk hastalarda ölüm bildirilmemiştir.

Virüs, virüs ile enfekte olmuş bireylerin aksırma, hapşırma ve öksürmesiyle havaya bulaştırdıkları virüs, havada bir süre asılı kalması ve sonrasında diğer bireylerin soluması ile kolaylıkla bulaşabilmektedir. Aynı zamanda virüs ile enfekte olmuş bireylerin el ve ağız çevresinde asılı kalan virüs, açık ortamlarda uzun süre varlık gösterebilme becerisinden dolayı, virüsün bulaştığı eşyalara temas yolu ile de başkalarına bulaşabildiği düşünülmektedir.

Şimdi de geldik en can alıcı soruya: COVID-19’dan nasıl korunacağız?

Aslında son günlerde, medyada çokça gördüğünüz bilgilerden öte bir bilgiyi sizinle paylaşmayacağız. Yeni tip koronavirüsten korunmanın en etkili yolu kişisel temizliğe ve diğer insanlarla etkileşime dikkat etmek! Biraz daha açıklayacak olursak:

Ellerinizi sık sık, doğru şekilde yıkayın -yani her saat başı desek abartmış olmayız- Doğru el yıkama teknikleri konusunda internetten videolar izleyebilirsiniz. “Bu kadar kolay olamaz” dediğinizi duyar gibiyiz, ama öyle!

Çünkü virüsün dış kabuğu (zarf – envelop), sahip olduğu yağ (lipid) dokusu nedeniyle, bildiğimiz kostik (sodyum hidroksit) içerikli sabunlara karşı dayanıksızdırlar. Yani her saat başı el yıkayarak, ciddi anlamda virüsle ve hatta başka bakterilerle de mücadele edebilirsiniz.

Eğer elinizi sabun ile yıkama imkanınız yoksa, alkol bazlı el dezenfektanları ya da en az 70 derecelik kolonya da iş görecektir. Evet, evet bildiğimiz kolonya! Hani misafir geldiğinde elden ele dolaştırdığımız, iş yerimizde daraldığımızda üstümüze boca ettiğimiz, sıcak yaz günlerinde kullanarak ‘oh be’ dediğimiz kolonyadan bahsediyoruz.

Ellerinizle yüzünüze, gözünüze, burun ve ağzınıza dokunmayın. Çünkü eğer elinizde virüs var ise, bu sayede virüsün farkında olmadan vücudunuza girmesine neden olabilirsiniz.

Düzenli aralıklarla su içmeniz virüsle mücadelede etkin diğer bir yöntemdir. Çünkü eğer üst solunum yolunuzda virüs var ise, bunları su içerek midenize doğru harekete geçirebilir ve böylelikle de virüslerin mide asitinde yok olmalarını sağlayabilirsiniz. Bu sebeple hafif ağız içi çalkalama yöntemiyle sık sık su tüketmeniz önerilmektedir.

Başkalarıyla aranızdaki mesafeyi koruyun!

Bunu önerirken, insanlara karşı tavır alın, aranıza beton demiyoruz tabi ki. Abartmaya gerek yok!
 

 
Bahsettiğimiz şey, fiziksel mesafe. Günlük hayatınızda, başkalarıyla temas etmekten kaçının ve örneğin yüz yüze geldiğiniz kişiden grip için yaklaşık 1 buçuk metre, koronavirüs için 2 metre uzakta durarak konuşun. Bu, olası bir öksürme ya da derin nefes alıp-vermede dışarı çıkan virüslerin size ulaşmasını geciktirecektir.

Kişisel hijyeninize dikkat edin, yaşam ve iş alanlarınızda kullandığı eşyalar ve ortamların temiz olmasına özen gösterin. Dünya üzerinden “çamaşır suyu” tüketiminin en yüksek olduğu ülkenin Türkiye olduğunu da hatırlatalım.
 

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, evde kalıp dinlenin. Eğer kendinizi kötü hissediyor ve olası belirtileri kendinizde görüyorsanız, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurun.

Eğer sağlıklı bir bireyseniz, maske kullanımı gereksiz olacaktır. Hatta kendi hava yolunuzu kestiğiniz için, maske kullanarak olası solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye bile çıkabilirsiniz. Zaten 2-3 liraya alacağınız maskeler de sizi virüslerden korumayacaktır. Ancak eğer olası bir hastalık belirtisi gösteriyorsanız, sahip olduğunuz enfeksiyonu başkasına bulaştırmanızı önlemek için maske kullanmanız, toplum sağlığı açısından da önemli bir ayrıntıdır.

COVID-19 salgın başladığı günden beri Türkiye, salgınla çok başarılı bir şekilde başa çıkmaktadır. Bu nedenle, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın resmi yayın ve bildirimlerini takip ederek, sürekli olarak bilginizi güncel tutun.

Asla ama asla, salgın nedeniyle panik yapmayın!


 
BİLin, ÖNEMSEyin ve KORUNun.
 

Peki HIV ile yaşayan bireyler için durum nedir?

Genel görüşe göre, bağışıklık sisteminde sorun olan bireylerin COVID-19 ile enfekte olmalarıyla sürdürecekleri mücadele, genel nüfusa göre daha zorlu olacaktır. Buna, ilaç tedavisi almayan ve bağışıklığını henüz tedavi ile desteklememiş bireyler, CD4 sayısı düşük olanlar (bahsettiğimiz düşüklük 200 ve altı), ve henüz HIV ile yaşadığını bilmeden bir de COVID-19 ile enfekte olmuş bireyler de dahildir.

Ancak yukarıdaki açıklamadan da kolaylıkla anlaşılacağı üzere, eğer siz düzenli ilaç tedavisi ile viral yükünüzü sürekli belirlenemeyen seviyede tutan, yani Belirlenemeyen = Bulaştırmayan kuralına uyan, ve bir de üzerine kişisel hijyeninize dikkat eden HIV ile yaşayan bir bireyseniz, korkmanızı gerektirecek bir durum söz konusu olmayacaktır.

Yani düzenli HIV ilaçlarımızı kullanmaya ve yukarıda belirttiğimiz korunma ve önleme yöntemlerine dikkat etmeye devam!

Fakat unutmayalım ki, 50 yaş üstü bir HIV ile yaşayan bireyseniz, mevcut kronik hastalığınız olan HIV nedeniyle ve varsa diğer kronik hastalıklarınız nedeniyle, genel risk kategorisinin içerisine girmektesiniz. 70 yaş ve üzerinde iseniz altta yatan başka bir hastalığınız olmasa da risk artmaktadır. Dolayısıyla, eğer 50 yaş üstü HIV ile yaşayan bir bireyseniz, normal önlemlere ek olarak biraz daha yüksek derece önlemler alabilirsiniz. Mesela yanınızda sürekli el dezenfektanı taşıyarak özellikle ellerinizi sık sık dezenfekte edebilir ve kalabalık ortamlara girmekten uzak durabilirsiniz. Ve eğer kendinizde herhangi bir belirti görüyorsanız, mutlaka hızlı bir şekilde HIV tedavi takibinizin yapan hastaneye başvurarak, tıbbi destek alabilirsiniz.

HIV ilaçları koronavirüste etkili mi?
 

Evet ama hayır!
 

 
(Bu konudaki özel yazımızı aşağıdaki görsele tıklayarak okuyabilirsiniz.)
 

İşin aslı şöyle:

Şubat ayının ortalarında, Tayland’daki bir koronavirüs vakasında hekimler, hastanın zaten düşük olan bağışıklığına cevap bulabilmek adına Lopinavir/Ritonavir (LPV/r) etken maddelerinin bulunduğu HIV tedavisi ilacını (ticari adıyla Kaletra) 2 gün süresince uyguladılar ve sonrasında yapılan testlerde hastanın test sonuçları negatif geldi. Ancak bu olayda, hastaya verilen ilaçların mı yoksa değerleri yükselen bağışıklık sisteminin mi koronavirüsü yendiği konusunda, bilimsel bir açıklama ve kanıt henüz bulunmamaktadır.
 

HIV ile yaşayan bireylerin Koronavirüs, COVID19 hakkında bilmesi gerekenler başlıklı bu yazımız, Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana bilim dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu tarafından tıbbi olarak incelenmiş ve yayına onaylanmıştır.
 

 
Daimi desteğinden dolayı kendisine teşekkür ederiz.

KAYNAKÇA

T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Resmi İnternet Sitesi, Yeni Koronavirüs COVID-19 Bilgilendirme Bölümü

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bulasici-hastaliklar/2019-n-cov.html

Dünya Sağlık Örgütü Resmi İnternet Sitesi, Koronavirüs Salgını Bilgilendirme Bölümü

https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019

Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (U.S. CDC) Koronavirüs COVID-19 Bilgilendirme Bölümü

https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/index.html

amfAR - AIDS Araştırmaları Vakfı, Koronavirüs Bilgilendirme Sayfası

https://www.amfar.org/corona/