top of page
Kırmızı Kurdele İstanbul I HIV ve psikol

-HIV ve psikoloji-

-Travma sonrası stres bozukluğu-

.

HIV ile yaşayan bireylerin 4’te 1’i tanı sonrası travma yaşıyor

 

HIV ile yaşayan pek çok bireyin HIV tanısı ile başlayan süreçte yaşadığı duygusal çöküntü, uzun süre etkisini sürdüren bir
psikolojik bunalıma dönüşebiliyor. Travma olarak nitelendirilen bu erken dönem HIV tanısı sürecindeki psikolojik durum,
gerekli önlemler alınmaz ve destekler sağlanmazsa, psikolojik hasarın daha uzun vadeli yaşanmasına
neden olabiliyor.

 

Psikiyatrik olarak “Travma Sonrası Stres Bozukluğu  (TSSB) olarak adlandırılan bu psikolojik hasar, bir ya da birden fazla
travmatik olaya maruz kalma sonrasında ortaya çıkan ve bu olaya (ya da olaylara) ilişkin verilen bir dizi
belirtiler olarak tanımlanıyor.


(* Post Traumatic Stress Disorder)

 

Bu bozukluğa ilişkin tablo, klinik açıdan her bireyde farklı şekilde vücut buluyor. Travmatik yaşantının deneyimlenmesinden sonra
(travmaya sebep olan) olayın önemli bir bölümünü hatırlayamama, olumsuz inanışlar ve belirtiler (kimseye güvenememe,
kötü biri olduğunu düşünme vb.), duygu durumlarına ilişkin olumsuz bir tablo (korku, utanç, öfke), önemli etkinlik ve
diğer bireylerden kopuş şeklinde ortaya çıkabiliyor ya da var olan bir psikolojik tablo daha da kötüleşebiliyor!

 

Başlıca belirtileri arasında uyaranlara karşı aşırı tepki, duyarlılık, tetikte/diken üstünde olma; olayı anımsatan, simgeleyen uyaranlara
karşı artan tepkiler; sık sık olayı anımsama ve her anımsayışta olayın yeniden deneyimleniyor gibi hissedilmesi
gibi davranış ya da duygular yer alan travma sonrası stres bozukluğunda;


hayaller,

kabuslar,

işgalci düşünceler,

olay örgüsünde kopukluklar,

unutma,

kimlik karışıklığı,

yabancılaşma,

travmatik olayla bağlantılı kaçınma davranışları
(Örn: cinsellikten uzak durmak),

uyku problemleri,

depresyon vb.

gibi ikincil psikolojik rahatsızlıklar da görülebiliyor ve bazen HIV ile yaşayan bireylerin hayatını daha da zorlaştırabiliyor.

 

Nisan 2020’de alanda en kapsamlı ve sistematik meta analizi* olarak yürütülen çalışmanın BMJ Open Dergisi’nde yayınlanan
sonuçlarına göre, HIV ile yaşayan bireyler arasında Travma Sonrası Stres Bozukluğu  yaygın bir şekilde görülüyor.

 

TSSB’nin tıbbi ve psikolojik tanımlarına uygun çerçevede olmak kaydıyla 2000 yılı sonrası yapılan 38 ayrı çalışma üzerinde yapılan meta analiz çalışmasının sonucuna göre, HIV ile yaşayan bireylerin %28’inde, tanı aldıktan sonra TSSB gözlemleniyor. Çalışmaların gerçekleştirildiği
örneklem gruplarındaki TSSB yaygınlığı ise kadınlarda %35’ken, MSM’lerde %33 ve
heteroseksüellerde %20 seviyelerinde görülüyor.

 

Tanı sonrası travmaya dikkat!

 

Yayınlanan çalışma sonuçlarını hakkında görüşlerine başvurduğumuz Klinik Psikolog Gizem Gülmez:

“Günümüzde dünya çapında 40 milyona yakın insanın HIV ile yaşadığı biliniyor. Bu sayı ülkemizde de resmi olarak 25 bine dayandı. HIV’in günümüzde her ne kadar etkin bir tedavisi olsa da, HIV’e yönelik damgalamanın hala çok fazla oluşuyla, aslında pek çok başka daha
ölümcül ve bulaş riski taşıyan hastalığa göre, daha zorlu tanı sonrası ortaya çıkan Travma Sonrası Stres Bozukluğu
tablosu gözlemliyoruz.”


diyor ve ekliyor;

“Tanıyla beraber sağlığın geri dönüşü olmayan şekilde kaybedildiği inancı, hayat boyu HIV ilaç tedavisi (ART) kullanımı ve bu
statüye sahip olmak, bazı kişilerce travma deneyimi olarak yaşanabilir''


HIV tanısı alan bireyin daha önce ne ölçüde HIV’e yönelik yanlış inanca sahip olduğu, tanı sonrası yaşayacağı travma şiddetini de arttırabilir.
Bu meta-analiz çalışmasına göre HIV’le yaşayan bireylerin %28’inde tanı sonrası tanı sonrası TSSB belirtileri gözlemleniyor ve Türkiye gibi gelişmekte olan, orta-düşük gelir düzeyli ülkelerde bu oranın daha da fazla olduğu tahmin ediliyor. Özellikle tanı alan bireyin cinsel
yönelimi ve cinsiyet kimliği toplum tarafından kabul görmüyorsa ve dolayısıyla bir azınlık olarak sosyal haklara erişememesi ve

damgalanmayı arttıran faktörler söz konusuysa, bu durumda TSSB riski hızla artıyor.

 

 

Doğru bilgi ve destek, travma şiddetini kesinlikle azaltıyor!

 

Kırmızı Kurdele İstanbul tarafından European AIDS Treatment Group işbirliği ile düzenlenen ve Türkiye’nin ilk kapsamlı HIV aktivist eğitim
programı olan Pozitif Akademi
'nin ilk dönem mezunlarından biri olan Klinik Psikolog Gizem Gülmez, HIV ile yaşayan bireylerin,
tanı sonrasında yaşayabilecekleri travmayı yönetme konusunda ise şunları öneriyor:

“Öncelikle HIV’le ilgili doğru bilgiye ulaşabilir olmak çok önemli. HIV’e dair yanlış bilgi içeren, bilimsel ve güncel olmayan kaynaklardan bilgi edinmeye çalışmak, google’lamak, kaygı arttırabilir ya da damgalama, ötekileştirme, marjinalizasyon, dışlama içeren söylemlere maruz
kalarak benlik algısında olumsuz yönde değişimlere ve baş etme mekanizmalarının zarar görmesine, ve sonunda HIV statüsünün
güvenli kişilerle de paylaşımının önüne geçerek travmayla baş etmede önemli bir faktör olan sosyal destekten önemli ölçüde
yoksun kalınmasına neden olabilir. Bu sebeple akran danışmanlığı, grup terapileri, HIV’le yaşayan diğer bireylerle temas,
HIV tanısı alan bireyin yalnız ya da yanlış olmadığı inancının pekişmesinin sağlanması
bakımından oldukça önemli çalışmalardır.

Belirtilerle kişisel olarak baş etmenin zorlaştığı, intihar düşüncelerinin belirdiği, anksiyete gibi ikincil bozuklukların ortaya çıktığı,
işlevselliğin büyük ölçüde bozulduğu durumlardaysa mutlaka bir uzmandan psikolojik destek alınmalıdır.”

 

Kamuya büyük iş düşüyor!

 

“Düşmanca, suçlayıcı, ötekileştiren tavırlar, travmanın şiddetini arttırabilir.

Ve tam aksine destek de travmanın izlerini silebilir. Başkalarına karşı güvenlik algısı parçalanmış kişilerin, bu algıları yeniden tesis etmesinde “diğerlerinin” rolü önemlidir.” diyen Gülmez, ekliyor: “Bu bağlamda HIV’e yönelik damgalayıcı ve nefret içeren söylemlerle mücadele,
HIV’e yönelik farkındalık kampanyalarının görünürlüğünün arttırılması, HIV’le yaşayan bireylerin yalnız olmadığının gösterilerek,
travmaya karşı korunmasında ve travmanın tedavisinde oldukça önemli çalışmalar olacaktır. Yine HIV’le yaşayan bireylerin
temas ettiği sağlık çalışanlarının damgalanma, HIV’e dair mitler, tanı kişiye nasıl söylenmelidir gibi konularda eğitilmeleri,
koruyucu önlemler olarak oldukça önemlidir.”

 

Meta analizin gerçekleştirildiği çalışmanın orijinal sonuç metnine burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

---

*Meta analizi, aynı konularda fakat birbirinden bağımsız çalışma sonuçlarının niceliksel gözden geçirilmesi
ve sentezi olarak tanımlanmaktadır..

---


www.kirmizikurdele.org
#kanittemelliaktivizm

#hivhakkindahersey
#hivindogrusu


 

HIV hakkında her şey

sayfalarımıza dönmek için tıklayın

www.kirmizikurdele.org I Koronavirüs hak
bottom of page